twenty

2.6K 241 313
                                    

Yorum yaparsanız yazma isteğim artıp daha çok ilham geliyormuş <3

Bang Christopher Chan rezil ve acınası bir haldeydi.

Minho evi terk ettikten sonra bir süre olduğu yerde öylece kalmış ve Jeongin'in ona seslenmesini duymamıştı. Sanki bir tür transtaydı ve asla kurtulamayacaktı. Minho'nun yüzüne haykırdığı cümleler beyninde tekrar tekrar yankılandı.

Kimse seni sevmeyecek.

Ailenin seni terk etmesi benim problemim değil.

Terk edilmiş.

Bu etiket Chan'ın üzerinden asla çıkmayacaktı. O her zaman terk edilmiş biri olarak kalacaktı. Geçmişte de, şimdi de...

Ancak bir süre sonra durumu idrak edebildiğinde nefesleri hızlanırken tüm çalışma odasını ve yatak odasını darmadağın etmişti. Çocuk esirgeme kurumundan alınan belgeyi eline aldı ve baktı. İyice okudu üzerinde yazılanları. Her bir satırda terk edildiğini bir kez daha anlıyordu. Asla sevilmeyeceğini bir kez daha aklına kazıyordu.

Jeongin çaresiz bir şekilde Chan'ı izliyordu. Onu engellemek istese de buna gücü yoktu. Yine de geçecek demeyi çok istedi. Her şeyin düzeleceğini söylemeyi çok istedi.

''Beni yalnız bırak.'' Chan kıpkırmızı olmuş gözlerini Jeongin'e dikti.

''Yapamam.''

''Beni. Yalnız. Bırak.'' Hızlı hızlı nefes alıp verirken bir kez daha patlama noktasına yakındı.

Jeongin başını iki yana salladı.

''Hayır. Sen beni nasıl bırakmadıysan ben de bırakamam-''

''Beni kimse sevmiyor! Kimse beni sevmeyecek! Aptal mısın?! Anlamıyor musun?! Sevgisiz büyüdüm ben!''

Hıçkırarak haykırdığı sözler Jeongin'in kalbini paramparça etti. Bir şey söylemeye cesareti yoktu.

Chan ise delirmiş gibi etrafa saldırıyordu. Gözü köşede duran pahalı vazoya ilişti.

''Dün gece ben gittikten sonra odadan çıktın mı?''

Minho korku ve tedirginlik içinde başını iki yana salladı.

''Hayır çıkmadım.''

''Yalan söylemiyorsun değil mi? Gözlerime bak.''

Chan Minho'nun yalan söylediğini anlıyordu. Bu korku dolu bakışları ve yutkunmayı iyi bilirdi çünkü kendisi de Bayan Bang'ın vazosunu kırdığında Bayan Bang tarafından sorguya çekildiğinde aynı şeyleri hissetmişti.

Minho korkak bakan gözlerini Chan'ınkilere dikti ve başını salladı.

Chan vazoyu eline aldığında hiç düşünmeden duvara fırlattı. Vazo tuzla buz olurken hıçkırarak elini saçlarının arasından geçirdi. Hiçbir şeye tahammülü yoktu. Her şeyi yok etmek istiyordu ama en çok da kendisini yok etmek istiyordu.

Git ve kendini bir yere kapat.

Kimsenin karşısına çıkma çünkü kimse seni sevmeyecek.

''Hyung...''

Jeongin çaresizce yalvarmaya devam ediyordu. Gözyaşları sicim gibi akarken titreyen sesiyle hyunguna yalvardı. Kapının dışında duruyordu.

Chan burnunu çekerken kapıya yürüdü. Jeongin onu kucaklamak için kollarını açmıştı. On dört yaşındaki Chan sekiz yaşındaki Jeongin'e nasıl kollarını açtıysa yirmi dört yaşındaki Jeongin de otuz yaşındaki Chan'a kollarını açmıştı.

baby one more time | banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin