twenty nine 💦

4.1K 240 346
                                    

Minho'nun aklı çok karışıktı ve çarşamba gününe kadar sürekli düşünüp durdu. Chan'a söylerse bu durum umurunda olmayacaktı çünkü annesini tamamen silmişti.

Çarşamba sabahı erken kalkıp okula gitti. Artık derslerini düzenli takip ediyordu. Sonra kütüphaneye gitti ve biraz da orada çalıştı. Hava çok sıcaktı ve Minho'nun canı ders çalışmayı hiç istemiyordu. Ensesindeki uzun saçları atkuyruğu şeklinde topladı. Çıkışan saçları da kulağının arkasına kıstırdı. Elleriyle yelpaze yaparak yüzüne biraz rüzgar yaptırdı ve çalışmaya devam etti.

En azından bir şeylerle meşgul olduğunda Chan'ı aklından çıkarabiliyordu.

Birkaç saat sonra mola vermek için yerinden kalkıp bahçeye çıktı. Bol kıyafetler giydiğinde hamile olduğu belli olmuyordu.

Otomattan bir bardak kahve aldı ve çantasından çıkardığı sigara dalını dudaklarının arasına koydu. Sigara dalı dudaklarının arasındayken eğilip çantasından çakmağı aramaya başladı.

Sigara dalı dudaklarının arasındayken çakmağı aramaya devam ediyordu. Birinin sigarayı dudaklarının arasından çekip aldığını hissetti. Hayır sigara içilebilen bir alandaydı o zaman kimdi bunu yapan?

"Jeongin? Burada ne işin var?"

Jeongin sigara dalını parmaklarının arasında iyice ezdi. Sigaranın tütünleri her yere dağılmıştı.

"O son dalımdı." Minho paramparça olmuş sigaraya bakarak konuştu.

"Bebeğini hiç düşünmüyorsun."

"Çok bunaldım." Minho bıkkın bir sesle konuştu.

"Nereye kadar böyle devam edeceksin?"

"Sınavlar bittiğinde kendime geleceğimden eminim."

"Minho en büyük problemi görmezden geliyorsun."

Minho sessiz kaldı ve bir süre sonra konuşmaya başladı.

"Pazartesi günü işe başlayacağım."

"Biliyorum."

"Chan söyledi değil mi?"

"Çalışmanı istemiyor."

"Çünkü kendi ayaklarımın üzerinde duracak olmamdan deli gibi korkuyor. Onun tek isteği sefil bir şekilde sürünüp ona muhtaç olmam."

"Başına kötü bir şeylerin gelmesinden endişeli."

"Ben iyiyim ve her şeyin üstesinden geleceğim."

Jeongin saatine baktı. Çoktan öğleden sonra olmuştu.

"Çalışmaya devam edecek misin?"

"Bilmem, açıkçası canım istemiyor ama sınavlara da çok az kaldı."

"Yorulmuş görünüyorsun. Akşama da yorulacaksın bence bugünlük yeterli olur. Yarın yeniden çalışmaya başlarsın."

"Teşekkürler ne de güzel motive ediyorsun öyle."

Jeongin güldü.

"Chan'ın yanına gitmek ister misin?"

"Emin değilim."

"Aranızın biraz daha yumuşadığını sanıyordum."

"Onun yüzüne bakarken bu gerçeği ondan saklayamam."

Jeongin'in yüzü ciddileşti.

"Nasıl yani? Ne demek bu?"

"Jeongin ben... Chan'ın annesini gördüm. Kadın her şeyi anlattı bana."

baby one more time | banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin