eight

2.9K 269 125
                                    

Minho kelimenin tam anlamıyla aklını kaybetmiş gibiydi. Yanıp sönen ışıklar ve yüksek müzik onu dünyadan soyutluyordu. Chan'ı ve diğer her şeyi siktir etmişti. Sadece eğleniyordu ve anın tadını çıkarıyordu.

Diğerlerinin de ondan farkı yoktu. Hyunjin ve Felix ise Minho'ya göre daha ayıktı ama onlar da kendini kaptırmıştı.

"Ben... biraz daha... içeceğim." Ağzının içinde geveledi.

"Dur artık. Yeterince içtin." Felix'in uyarısına sadece kıkırdadı.

"Hayırrrr buraya içmeye geldik! Hey! Bir içki daha lütfen!"

Ayakta zor duruyordu ve sendeleyerek yürüdü. Telefonunu çıkardığında kapalı olduğunu fark edince güldü. Tabii ya o kontrol manyağının aramasını engellemek için bunu yapmıştı. Minho telefonunu açtı ve kayan görüşüyle pin kodunu ve şifreyi girdi. Telefon açılmıştı.

Son aramalara girdiğinde cevapsız aramaları gördü. Jeongin bir kez aramıştı. Chan'ın aradığını da gördüğünde kıkırdadı. Kontrol manyağı tabii ki aramıştı.

Minho Chan'ın numarasını aradı ve daha sakin bir yere gitti. Müzik sesi hâlâ duyuluyordu ama daha düşük geliyordu.

"Selam babacığım!" Kıkırdadı.

"Neredesin sen?" Chan'ın sesi sakin ama bir o kadar da öfkeliydi.

"Nerede miyim? Hmm bir düşüneyim. Sanırım... Bilmiyorum!" Kahkahalara boğuldu.

Chan Minho'nun sarhoş olduğunu anlamıştı.

"Bana hangi cehennemde olduğunu derhal söylüyorsun Lee Minho."

"Neden? Yoksa beni almaya mı geleceksin? I-ı olmaz babacığım. Beni engelleyemezsin." Hıçkırdı ve eliyle ağzını kapattı.

"Minho benimle alay etme."

"Senin kontrolün burada geçerli değil."

"Fazla cüretkar davranıyorsun. Tüm bu tavrının bir karşılığı olacak bunu biliyorsun değil mi? Yerinde olsam bu kadar cesaretli davranırken sonrasını da düşünürdüm."

Minho kıkır kıkır gülmeye devam etti. Chan çok komikti.

"Görüşürüzzz bye!"

Chan bir şeyler söylerken sözünü kesti ve telefonu yüzüne kapattı. Arka cebine koyduktan sonra içeri girdi.

Chan kaldığı otelin lüks suitinde telefonu hâlâ kulağında tutarken çağrının düştüğünü fark etti. Sinirle nefes aldı ve hemen Minho'nun konumunu öğrendi. Minho'nun telefonunu kendisininkiyle eşleştirmişti. Telefonumu bul uygulamasından konumu öğrendi.

Gece kulübünün adresini öğrendiğinde Jeongin'e gönderdi ve Jeongin'i aradı.

"Sana attığım adrese git ve Minho'yu eve getir. Yemek yemesi ve odasından dışarı adım atması yasak. Sana söyleyeceklerimin dışında bir şey yapmasına izin vermiyorsun."

Jeongin aldığı komutla evden çıktı ve arabaya gitti. Chan tuhaf bir biçimde sakindi ancak bu sakinliği geçiciydi. Lavlarını püskürtmeye hazırlanan yanardağ gibiydi. Eğer şu sikik iş önem arz etmeseydi Chan hemen şu an Seul'e geri dönerdi. 

Jeongin belirtilen adrese gittiğinde arabayı park etti. Siyah takım elbisesiyle içinde bulunduğu gece kulübü için fazla resmi ve ciddiydi. 

Kalabalığın arasında Minho'yu bulmak için uğraştı. En sonunda onu dans ederken buldu. Madonna'nın Back That Up To The Beat şarkısı çalıyordu. Jeongin derin bir nefes alarak yanına gitti.

baby one more time | banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin