thirty four

2.2K 168 178
                                    

Bang Chan nadiren uykuya daldığı gecelerde muhakkak bir kabusla uyanırdı ve yine aynısı oldu. Ter su içinde kalmış bir halde uyandığında bir süre karanlık odada tavana baktı. Minho'yu kaybetmek üzereydi ve biraz daha geç kalsaydı her şey için geç olabilirdi.

Üzerindeki örtüyü açıp yatakta oturdu bir süre. Hâlâ kendine gelemiyordu. Kabusunda kolundan vurulmuştu ve Minho'nun çığlıklarını net bir şekilde duymuştu.

Dirseklerini dizine yaslayıp elleriyle yüzünü kapatıp öylece oturdu bir süre. Yanındaki Minho'nun yokluğunu bile fark etmemişti.

Öte yandan neredeyse altı aylık hamile olan Lee Minho'yu uykusundan uyandıran şey küçük Sunghoon'un canını tatlı bir şeyler çektirmesi oldu. Minho gerçekten tatlı bir şeyler yemek istiyordu. Belki çikolata ya da çikolatalı pasta olabilirdi ancak yemesi gerekiyordu. Chan'ın yanında yatmıştı ve onu uyandırmadan kalkması gerekiyordu.

Minho'nun ve Chan'ın bir oğulları olacaktı. Geçen kontrolde küçük bebek sonunda kendini göstermişti. Bebeğin adı Chan'ın istediği gibi Sunghoon olacaktı. Tamam, Minho için hiç sorun değildi Chan'ın istediği her şeyi yapmaya hazırdı.

Yataktan kalkıp geceliğinin sabahlığını üzerine geçirdi ve sonra terliklerini giydi. Aslında Jeongin'e söylese daha iyi olurdu ancak madem uyanmıştı o zaman kendisi yapsa daha iyi olurdu. Hem Jeongin'i uyandırmak anlamsızdı ne istediğini kendi de bilmiyordu.

Büyüyen karnını okşayarak mutfağa indi. Saat gecenin 03.25'i olduğu için elbette ışıklar kapalıydı ve kimse uyanık değildi.

"Evet Sungie sanırım baş başayız keşke Chan baban da burada olsaydı ama zaten uykuya dalması zor olduğu için onun uyumasına izin vermeliyiz değil mi?"

Buzdolabını açtığında hayal kırıklığı ile kapatması bir oldu. İstediği türden bir şey yoktu galiba kendisi yapmak zorunda kalacaktı.

"Pasta yapacağım nasıl fikir?"

Cevap olarak karnına küçük bir tekme aldı.

"Beğeneceğini biliyordum." Sırıttı.

Minho pasta için gereken malzemeleri tek tek çıkardı ancak bir sorun vardı. Hiç şeker kalmamıştı.

"Bu bir şaka olmalı!"

Ne yapacağını düşünürken aklına gelen fikirle sırıttı. Kendi şekerini kendisi üretirdi. Bal ve reçel kavanozlarını alıp ikisinden de biraz döktü. Sonra parmağının ucuyla tadına baktı. Bir şeyler eksikti. Bu defa iki kavanozu da boşalttı. Yeniden tadına baktı bu kez de fazla tatlı olmuştu. Tadını dengelemek için ne yapması gerektiğini düşündü ve azıcık limon sosu eklemekten zarar gelmeyeceğine karar verdi.

Chan duşa girmeye hazırlandığında Minho'nun olmadığını fark etmişti. Tam tişörtünü çıkarmak üzereydi ki Minho'nun yokluğu ona dehşet vermişti.

Yeniden gitmiş olamazdı değil mi? Kabusu devam ediyor olamazdı. Hayır bunu kaldıramazdı.

Korkak adımlarla evin içinde Minho'yu aramaya başladı. Merdivenleri indiğinde mutfaktan sızan ışığı gördüğünde hızlıca oraya gitti. Minho arkası dönük halde bir şeylerle uğraşıyordu. Sesleri duyduğunda arkasını döndü. Chan nefes nefese kendisine bakıyordu.

"Chan? Ne oldu sana?"

"N-neredesin sen?"

"Çişim gelmişti bu yüzden işemeye gittim ve sonra da canımın tatlı bir şeyler çekti ama hepsi Sunghoon'un yüzünden!"

Chan gülmeye başladı. Gerçekten sinirleri bozulmuştu.

"Komik değil tamam mı?"

Chan Minho'yu kollarına aldı ve ona sıkıca sarıldı. Minho'nun büyüyen karnı sarılmalarına biraz engel oluyordu.

baby one more time | banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin