''Sana o heriflere bulaşmaman gerektiğini söylemiştim. Paralarını vermedin mi?''
''Verdim.'' Minho ufacık bir sesle konuştuğunda Chan'ın gözleri öfkeyle karardı.
''O halde ne sikime senin peşindelerdi hâlâ?'' Chan'ın sesindeki öfke açıkça belliydi.
''B-ben kirayı geciktirdiğim için evden atıldım. Daha sonra sokakta onlar çıktı karşıma.'' Minho titriyordu.
Changbin ileride sigara içerken Chan Minho'ya hesap soruyordu.
"Yarın güzelce dinlen. Ertesi gün Jisung ile alışverişe çıkıp kendine yeni kıyafetler al. Sonra kuaföre git."
"Kuaföre mi?"
"Evet. Saçların çok bakımsız bu yüzden kestirip boyatacaksın. Jisung seni götürecek endişelenme."
"Jisung kim?'' Minho mırıldanarak sordu.
"Çok meraklısın Minho. Fazla soru soruyorsun."
Yağmur yeniden çiselemeye başladı.
"Changbin içtiysen şunu gel hadi. Eve gitmemiz gerek."
Changbin izmariti yere attıktan sonra yanlarına geldi. Minho ürkek bir şekilde arkada oturuyordu. Minho gerçekten güvende miydi yoksa daha büyük bir belanın içinde miydi?
Yol sessiz geçti. Chan hiçbir şey söylemedi. Changbin telefonuyla ilgilenip durdu. Minho da bir şeyler sormak için yeterince cesaretli hissetmiyordu.
Oldukça büyük bir evin önünde durdular. Bahçenin aydınlatması oldukça iyiydi ve gece olmasına rağmen düzenli olduğu görülebiliyordu. Changbin arabadan indi ve Minho ile Chan yalnız kaldılar. O an Minho dehşete düştü.
''Eşyalarımı almadık!''
''Onlara ihtiyacın yok.'' Chan sakin bir şekilde cevapladı.
''Tüm kıyafetlerim o valizin içindeydi. O sokakta kaldı! Lütfen! Lütfen geri dönebilir miyiz?'' Panikle konuştu.
Chan dikiz aynasından gözlerini Minho'nun gözlerine dikti.
''Sana onlara ihtiyacının olmadığını söyledim. Aynı cümleyi üçüncü kez söylemek istemiyorum Minho. Şimdi arabadan in ve beni takip et.''
Chan kapıyı açtı ve arabadan indi. Aynı şeyi Minho da yaptı çünkü Chan aynı cümleyi bir kez daha söylerse sakin olmayacaktı.
Kapı onlar için açıldı ve evin tüm personeli saygıyla eğildi. Bir yandan Minho'ya yargılayıcı bakışlar atmayı ihmal etmiyorlardı.
Kimdi bu çocuk?
Nereden gelmişti?
Bang Christopher Chan ile ilgisi var?
Merdivenleri çıktılar ve kapalı bir kapının önüne geldiler. Chan kapıyı açtığında Minho'ya içeri girmesini söyledi. Arkasından Chan girdi.
Minho'nun hiçbir şeyi yoktu ve kalan eşyalarını da kaybetmişti. Eğer bu herif kendisini kapının önüne koyarsa ne yapardı hiç bilmiyordu.
''Burası senin odan.''
Minho etrafına baktı. Tam anlamıyla sade ama güzel dizayn edilmişti. Sonra yeniden Chan'a baktı.
''Hiçbir şeyim yok.'' Sesi titredi.
''Yenilerini alacaksın.''
''Eteklerim, jartiyerlerim, çok sevdiğim çoraplarım... Hepsini o sokakta bıraktım.''
''Etek mi giyiyorsun?''
Minho başını salladı.
''Jisung da giyiyor.''
Minho bir şey söylemedi.
''Alışverişe çıktığında istediğin kadarını alabilirsin. Etek, elbise, jartiyer... Ne istersen hepsi senin olacak.''
Minho'nun gözleri parıldadı. Chan baş parmağını Minho'nun ince dudaklarında gezdirdi. Minho gözlerini kapattı.
''Gözlerini aç ve bana bak.''
Minho gözlerini açtı. Chan parmağını Minho'nun ağzının içine itti ve çocuğun pütürlü, ıslak ve sıcak dilini okşadı. Minho gözlerini kırpıştırarak baktı. Chan parmağını geri çekti.
''Üzerindekilerini çıkar ve yatağa gir.''
''Ne?'' Minho'nun gözleri büyüdü.
''Bu gece çıplak uyuyacaksın.''
Çıplak uyumak mı? Bu çok...
Tuhaftı.
''Bekle! Gerçekten giyecek bir şeyim yok mu?''
Chan dudaklarını yaladı ve derin bir nefes verdi.
''Algılamada problem mi yaşıyorsun? Yoksa söylediklerimi tekrar ettirmek hoşuna mı gidiyor?'' Sakin bir sesle konuştu.
Minho yutkunduğunda Chan geri çekildi.
''Sabah saat dokuzda Changbin senin için kıyafet getirecek. Üzerini giyindikten sonra aşağıya ineceksin. Kıyafetlerini çıkar ve yatağa gir. Uykusuz kalmanı istemiyorum.''
Chan konuştuktan sonra odadan çıktı. Minho çok kirli hissediyordu ve duş alıp temiz kıyafetler giymeye çok ihtiyacı vardı.
Kapının kolunu yavaşça aşağı indirdiğinde kilitli olmadığına sevindi. Başını uzattı ve etrafına bakındı. Kimseler yoktu. Acaba banyo neredeydi?
Parmak uçlarında yürüyerek etrafa bakındı. Duyduğu inleme sesleriyle olduğu yerde kalakaldı ve kalbi küt küt atarken ekstra sessiz olmaya özen gösterdi. Farkında olmadan köşede duran dev vazoya çarptı.
''Sen de duydun mu?'' Jisung nefes nefese sordu.
''Neyi?'' Changbin Jisung'un boynunu öpmeye devam etti.
''Changbin dışarıda biri var.''
''Varsa var siktir et.''
''Changbin dur. Bakmam gerek.''
Changbin oflayarak Jisung'un üzerinden çekildiğinde Jisung saten sabahlığını giyerek odadan çıktı. Koridorun köşesinde kırılmış vazonun parçalarını gördüğünde şaşkınlıkla kalakaldı.
Minho hâlâ sakinleşemedi. Kalbi hızla atmaya devam ederken ne olur ne olmaz diye kapısını kilitleyip yorganın altına girdi.
Duş almayı çoktan siktir etmişti. Tek derdi bu olayın başına bela olmamasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby one more time | banginho
Fanfic"Bebeğim bana bir kez daha vur." femboy minho, bdsm ve mpreg içerir. Tamamlandı. 21.01.23 - 13.10.23