9

5.7K 99 5
                                    

Derslerime ağırlık verdiğimden bölüm yazamıyorum ama bu sürede kitabım bin okunmaya ulaşmış. Herkese ilgisi icin teşekkür ederim.💗💗💗

Daha sık bölüm yazmaya çalışacağım. Oylarınızı atmayı unutmayın.💜💜💜

         
~

Servisle otelden ayrılıp havalimanına geçtiğimizde uçağa geçmiş ve arka tarafa kendi eşyalarımızı yerleştiriyorduk.

Çakma sarı hostes arkadaşım Ayça uçağa bindiğimizden itibaren bana imalı imalı bakıyordu. En son da dayanamayarak ona döndüm. "Bir sorun mu var Ayça?"

Alaycı bir tebessümle yanıt verdi. "Pilotumuzla aynı odada kaldın demekki. Nasıldı eğlendiniz mi?" Sorusuyla kafasını uçağın kanatlarına sokmak istedim.

"Birbirimizi görmedik bile. Hem bundan sanane?" Ayça öyle mi der gibi kafasını salladı ve işine geri döndü. Az daha uzatsa isteklerimi üzerinde deneyecektim.

Kendi eşyalarımızı hallettikten sonra yolcu kısmına geçtik ve kemerleri, koltukları kontrol ettik. Uçuşa az bir süre kaldığı için Hazal uçağa girdi. Diğer kızlara ve bana kısa süre baktıktan sonra kafasını kaldırarak kendi bölümüne geçti. Bu kadının götu de bir karış havadaydı resmen.

Arel'in de yakında geleceğini anladığımda topuz yaptığım saçlarımdan çıkan tutamları düzelttim. Bir kaç dakika sonra Arel uçağa girdi. Siyah saçlarını özenle taramıştı. Üniformasının ona yakıştığı kadar başkasına yakıştığını hiç sanmıyordum. Mavi gözlerinin ışığı her yeri aydınlatıyordu.

Bana bakmadan önümden geçti ve sol tarafta duran Ayça ve Esma'ya döndü. "Kolay gelsin." Dedikten sonra kendi bölümüne girdi.

Bu neydi şimdi? Dikkat çekmemek için suratıma bakmıyor olabilirdi ama diğer kızlara dönüp konuşması da çok saçmaydı. Zaten normalde konuşan biri değildi.

Kızlar Arel'in cümlesiyle saçma sapan triplere girmiş kıkırdıyorlardı. Sinirimi belli etmeden arka tarafa ilerledim ve tuvalete girip kapıyı kitledim.

Kendi kendime gelin güvey olduğumu, Arel'in beni sadece kullandığını düşünmeye başlamıştım. Zaten bu kadar zengin, çalışkan birinin bir hostes ile ne gibi bir yakınlığı olabilirdi diye içimden geçirdim.

Özgüveni düşük bir kız değildim ama uzun zamandır gözüm Arel'den başkasını görmüyordu. Belki de imkansızın peşinden koşuyordum.

Yolcuların gelmeye başladığını duyduğumda tuvaletten çıkıp yolcuları karşıladım. Herkese oturacağı yer konusunda yardım ettikten sonra iyi uçuşlar dileyip isteklerini sordum.

4 saatlik güzel ve yorucu bir uçuşun sonunda eşyalarımı alarak uçaktan kaçarcasına indim. Arel'in yüzünü görmek dahi istemiyordum. Bunun sorumlusu sadece o değil, benim kafamda kurduğum senaryolardı.

Bavulumu alarak uçaktan indim ve personel çıkışından havalanından çıktım ve bir taksi çevirdim.

Yirmi dakikalık yol sonrası evime gelmiştim. Taksiciye parayı uzatıp taksiden indim ve apartmanıma girdim. Asansöre binip üçüncü kata bastım ve asansörden inip evime girdim.

2+1 minnoş bir evde yaşıyordum. Krem ve koyu yeşilin ağırlıklı olduğu evimi çok seviyordum ve benim için gerçekten bir yuvaydı. Babam Aydın'da kardeşim Mera ile kalıyordu.

Zaten uçuşlardan dolayı çok fazla evde duramıyordum. Bu yüzden ailem burada olsa bile onları görebileceğim zaman kısıtlıydı.

Londra uçuşundan ve ondan önceki yoğun uçuşlarımdan dolayı şirket personel değişikliğine gitmişti. Yani bir kaç gün onlar çağırana kadar izinliydim.

Bavulumu olduğu gibi odama koyup hemen üzerimdekileri çıkardım ve banyoma girip sıcak bir duş aldım. Duştan sonra odama geçip, pijamalarımı giyip saçlarımın ıslaklığını alıp ördüm. Telefonumu da alarak salona geçtim ve Netlixten rastgele bir dizi seçip ses olsun diye açtım.

Uçuşlardan dolayı fazla evde durmazdım. Evde olduğum zamanlarda bazen en yakın arkadaşım olan İdil bana kalmaya gelirdi. Kendim olduğumda sessizlikten fazla hoşlanmadığım için televizyonu açar ve salonda uyurdum.

Televizyonun karşısındaki L koltuğuma yatmış kafamı yastığa koymuştum. Diziyi izlemeye çalışsamda kafamı fazla veremiyordum. İşe gittiğimde Arel'in yüzünü dahi görmek istemiyordum. Farklı bir havayolu şirketine geçmeyi bile düşünmüştüm ama bir erkek için işimden vazgeçmemem gerektiğine karar vermiştim. Bir kaç hafta sonra unuturdum. Yani umarım..

Telefonuma gelen bildirimle yanımdaki telefonu elime aldım ve WhatsApp'dan gelen mesaja tıkladım. Mesaj Arel'dendi.

Arel: Nasılsın? Uçuştan sonra seni göremedim?

Benimle dalga geçiyordu heralde?

Dila: Acil bir işim vardı

Arel: Benden kaçmadın yani?

Dila: Kaçmışta olabilirim, kaçmamışta kendini bu kadar önemseme.

Arel: Sinirlisin

Dila: Normal olarak

Arel: Aşağı gelir misin?

Dila: Ne?

Arel: Aşağıdayım diyorum sen mi gelirsin ben mi?

Dila: Evimi nereden buldun ve gece gece ne yapıyorsun? Aşağı falan inmeyeceğim

Arel: İyi o zaman ben yukarı gelirim sorularını o zaman konuşuruz.

Dila: Açmam ki

Mesajıma bakmadığında yaklaşık bir dakika sonra zil çalmıştı. Oturduğum yerden doğruluğumda kalbim deli gibi çarpıyordu. Neden şimdi gelmişti ki?

Yavaşça oturduğum yerden kalktım ve kapıya doğru adımladım. Delikten baktığımda mavi gözlerinin ışığını hemen görmüştüm. Deliğe bakmaktan çekilince sağ elimi kalbime götürdüm. Yerinden çıkacaktı resmen!

Şimdi napacaktım?

Düşüncelerime dalarken sesini duydum. "Dila aç kapıyı artık. Yoksa ben bir şekilde gireceğim."

Yükseliş | Yarı Texting (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin