2. KAFES.

188 12 12
                                    

Boş bir arazi yolunda yürüyordum, etrafta kimse yoktu.

Herhangi bir ses yoktu.

Kulaklarıma dolan ama nereden geldiğini anlayamadığım bir kurşun sesiyle yürüdüğüm yolun tam tersine yürümek için adımlarımı hızlandırdığımda arkamı döndüğüm gibi yine o güçlü bedene çarpmam bir oldu.

Elinde yine o siyah eldivenleri vardı ve yüzünü yine karanlıktan seçemiyordum.

Ama yüzünü gizlemediğini, kartlarını bir kez daha açık oynadığını fark edebiliyordum.

20. yaşımın sahibi olan o ses yine kulaklarıma ulaştığında beni bu sefer öldüreceğini söylüyordu.

Kaçmaya çalışıyordum, âmâ yine o güçlü bedeninden kurtulup kaçamıyordum.

Alnımda ikinci defa bir soğukluk hissettiğimde irkilmiştim, fakat bu sefer hiç tereddüt dâhi edilmeden alnımdaki namlunun tetiği çekilmişti ve üç kurşun sesiyle karanlığın içinde gözlerimin daha da kararmasının ardından bedenimi taşımakta zorluk çeker oldum.

Üç kurşun ve yere yığılıp kalan tek bir ölü beden. O bedenin sahibi ise bendim. Deren Demir.

Gözlerimi hızlıca açtığımda tüm bunların rüya olmasının rahatlığıyla derin bir nefes alıp verdim.

Yattığım yatakta hızlıca doğrulduğumda art arda derin nefesler alıp vermeye devam ediyordum.

Kalp ritmim ve nefesim sonunda düzene girdiğinde yataktan kalkıp hızlıca odadan çıktım.

Saat şuanda kaçtı bilmiyordum, âmâ havaya bakılırsa 07.00 - 08.00 arası gibi duruyordu.

Odadan çıkıp aşağıya inmemle Enes'in dağınık saçları ve uykulu gözleriyle bir güne daha başlangıç yaptım.
Dün gece Enes beni eve bıraktıktan sonra bu sefer ise ben ortaya bir fikir atarak gece bende kalabileceğini ortaya atmıştım.
Bir kaç ısrardan sonra da Enes gece bende kalmıştı, hatta dün yapılan doğum günü partisiyle de yetinmeyip sabah bir kahvaltıya çıkmaya karar vermiştik.

"Uyanmışsın, günaydın."

"Sana da günaydın Enes."

Enes ile aramızdaki günaydın diyaloğuna bir son verip, Enes'in yanından hızlıca geçip yüzüme soğuk bir su çarparak ayılmaya kaçtım.

Aynadaki görüntüme baktığımda saçlarım çok karışık duruyordu, karışık saçlarıma ayak uyduran tenimse fazlasıyla soluk gözüküyordu.

Enes'le planladığımız sabah kahvaltısı işi için halimin fazlasıyla özensiz olduğu kafama dank ederken hızlıca Enes'in yanına geri döndüğümde "Ben bir şu halime biraz çeki düzen veriyim, malum dışarıdaki insanları korkutmak istemem." diyerek olduğum yerde ufak bir kahkaha attım.

Enes'in kahkahası da benim kahkahama karıştığında, "Tamamdır." diyerek benim hazırlanmamı beklemek için kendini salondaki koltuklara attı.

Tekrardan hızlı adımlarla odama dönerek kendimi dolabımın önüne attığımda, gayet basit bir kombin yaparak tayt ve kazak ikilisini giyip saçlarımı da sıkı bir atkuyruğu yaptıktan sonra altın takılarımla bu kombini tamamladım.

Komodinin üzerinde duran telefonumu ve siyah çantamı da alıp odadan çıktığımda, Enes'i fazla beklettiğimi düşünerek koşar adım salona ilerliyordum.

GERÇEĞİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin