24. KÖSTEBEK.

37 10 0
                                    

Seni anlatabilmek,seni.
İyi çocuklara,kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza,halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Art arda kaç zemheri,
Kurt uyur,kuş uyur,zindan uyurdu.
Dışarda gürül gürül akan bir dünya..
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana,
Bir bu yana..
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına,
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok,apansız inen akşamdan,
Bir kadeh,bir cigara,dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun,cehennemin öbür adıdır.
Üşüyorum,kapama gözlerini..

♟️

Her defasında kendimi bir ayna önünde,gün geçtikçe daha kötü bir halde buluyordum.

Artık aynaları sevmiyor,karşılarında durmak istemiyordum.

Fakat bu gün benim ölüm fermanımın belki de yazılacağı o gündü,ve benim ne kaçarım ne de çıkarım vardı.

Bugün Necmi Balaban denen o adamın radarına girmeye çalışacağım gündü,her şeyi pürüzsüz bir şekilde halletmem gerektiğinin düşüncesini aklımdan çıkartmıyor hatta bu düşünceme göre hareket etmem gerektiğini de göz önünde bulunduruyordum.

Karşısında olduğum aynadan arkama doğru baktığımda tam arkamdaki koltukta oturan ve elindeki telefonla bir görüşme yapan Savaş,istemsiz bir şekilde odağıma nokta atışı yaptı.

Tüm odak noktam Savaş'a iliştiğinde yüzündeki hiçbir ifade yoktu,mimikleri hiçbir şekilde oynamıyordu.
Sanıyordum ki konuştuğu kişi,yaptığı görüşme oldukça önemliydi.

Bir süre sonra telefonu kapatıp yanındaki masaya koyduğunda gözlerini bana çevirdi.
Dakikalardır öylece ona baktığımı farketmesini istemediğimden saniyesinde gözlerimi Savaş'ın yüzünden çekip elbiseme bakıyormuş gibi yaptım.

Fakat bu hareketimin hiçbir işe yaramadığını Savaş'ın cümlesinden anladım.

"İnsanlar izlendiklerinin her şekilde farkında olurlar,ki eğer bu insan bensem farkında olmam kaçınılmaz bir durum Deren Demir."

Verebileceğim bir cevap olmadığı için duymuyormuş gibi yapıp durumdan kaçmaya çalıştım.

"Hı? Bir şey mi dedin?"

Savaş konuyu fazla uzatmadan bana cevap vermediğinde,kolundaki saate baktıktan sonra "Çıkıyorsun,saat geldi." diyerek ölüm fermanımın ilk emrini vermiş bulundu.

Tam odadan çıkacakken silahı almayı unuttuğumu farketmemle bedenimi yeniden Savaş'a döndürdüm.

"Silahı almadım."

Savaş belindeki silahı çıkarttığında ani olarak ne kadar irkilsem de soğuk kanlı durmaya çalışıyordum.

Üzerimde bir kaban olacaktı ve öncesinden kabanın içine gizli bir bölme hazırlanmıştı.
O gizli bölmede ise bu silah olacaktı.

Savaş silahı bana doğru uzattığında,derin bir nefes alarak elimi silaha uzattım fakat aldığım nefes titrek çıktığından dolayı Savaş silahı benden başka bir yöne çekerek "Korkuyor musun?" diye sordu.

"Korksaydım şuanda burada,bu durumda olamazdım."

Savaş'ın dudakları bir kaç milim yukarı oynadığında o yarım tebessümünü yeniden gördüm.

GERÇEĞİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin