5. GEÇMİŞ.

81 12 0
                                    

5 sene önce..

İnsanın üzerine üzerine gelen, nefessiz bırakan ve bunaltan o dört duvarlar..
Ve aynı zamanda suçun esiri olduğunu gösteren o demir parmaklıklar..

İşte Savaş şimdi 18 yaşında o dört duvar arasında, demir parmaklıkların ardındaydı.

Bir kurtuluş aramıyordu, bir umudu var mıydı yok muydu? Asla belli etmiyordu.
Bu hayatta en güvendiği yerden, belki de en ağır gelen ilk darbesini yemişti.
Arkadaşı tarafından ihanete uğramıştı Savaş, hak etmediği bir ihanete..

Arkadaşı uyuşturucu bağımlısıydı, satmakla kalmıyordu aynı zamanda kendisi de kullanıyordu.
Arkadaşı kendisini belaya bulaştırmışken Savaş'ı da hapishane duvarlarının belasıyla kirletmişti.

Savaş arkadaşının bırakmasını, artık bu işten sıyrılması gerektiğini defalarca kez anlatmıştı.
Ama anlatmayla olmuyordu, Savaş sözünü arkadaşına geçiremiyordu.
Savaş ne dediyse, arkadaşı onun tam tersini yapıyordu.

Savaş bu duruma göz yummaktan içindeki bir şeyler kıymık acısına döndüğünde arkadaşının kullandığı hapları bulup atmak için o gece evinden çıkmıştı.
Çıkmıştı çıkmasına da bir daha dönememişti evine.
Uyuşturucuları çöpe atmak için çıkan Savaş, uyuşturucu bağımlılığıyla suçlanmıştı.
Adı kirletilmişti.

Arkadaşına ihanet etmek için ağzından tek bir suçlama çıkmamıştı Savaş'ın, âmâ arkadaşı yine tam aksini yapmıştı.

Arkadaşının sorgusunda Savaş'ın uyuşturucu bağımlısı olduğunu, bu durumdan haberi olmadığını söylediği yazıyordu.
Kendi gerçeğini kabullenmemişti, kirlettiğini de temizlemeden ihanetiyle çekip gitmişti.

İşte şimdi bu ihanet yüzünden Savaş'ın hayatını dört duvara sığdırmışlardı.
Olay bu şekilde kapanmamıştı.
Savaş'ı birçok kez sorguya alıyorlardı.
Ama Savaş yine de uyuşturucuların onunla bir ilgisi olmadığını söylemiyor, ağzını açıp konuşmuyor, polislerin sabrını diretmeye devam ediyordu.

Savaş hala koğuşa alınmamıştı, âmâ az bir vakit kalmıştı, bu dosya kapatılacaktı daha sonra ise Savaş koğuşa geçirilecekti.
Savaş dört duvarın ortasında oturuyorken, bir gardiyan gıcırtılı demir kapıyı hızlıca açtı ve içeriye vücudu gayet yapılı bir adam girdi.

Dündar Aktan..

Savaş bu simayı tanımıyordu, daha önce hiç görmemişti.
Savaş'ın gözleri adamın yüzündeydi, adamın kim olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Dündar Aktan Savaş'a biraz yaklaştı ve o tok sesiyle "Sende tanışmışsın bu kirli hikâyelerle dolu olan duvarlar ile." dediğinde Savaş'ın bakışları daha da ciddileşmişti.

"Ben Dündar Aktan evlat, sen 12 yaşında dövüş eğitimleri almaya başladığından beri tanıyorum seni.
Kenan Koran seni çalıştırırken hep izliyor olurdum, bakışlarındaki o gücü 12 yaşından beri görüyordum.
Bakışların hala değişmemiş deli oğlan."

Savaş anlam veremiyordu bu adamın neden geldiğine, kafasındaki anlamlandıramadığı düşünce ve sert bakışları ile adama bakmaya devam ediyordu.

Dündar Aktan yeniden konuşmaya devam ettiğinde "Sana bir teklifim var, buraya bu yüzden geldim." demesiyle omuzlarını biraz daha dikleştirip daha ciddi bir konuma geçmişti.

Savaş'ta başını olduğundan daha fazla dikleştirip aynı ciddiliği koruyarak karşısındaki adamı dikkatle dinlemeye başlamıştı.

"Bak evlat, seni tanırım.
Gözündeki öfkeyi tanırım, ne kadar güçlü olduğunu da bilirim.
Sadece fiziksel bir güçten bahsetmiyorum."

GERÇEĞİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin