7. CAN.

61 11 0
                                    

Belinden bir silah çıkarttığında parmakları silahı kavrarken o silahı benim elime doğru uzattı.

Ve silahı elime bırakmadan önce kulaklarıma gelen tek ses silahın sürgüsünün bir ileri bir geri çekilme sesi oldu.

♟️

Silahı almam için biraz daha elime doğru ittiğinde, titreyen parmaklarım ile silahı kavrayarak saliselik olarak gözlerimi yumdum.

Sanki önümde bir uçurum vardı, o uçurumun adı 'korkuydu' ve sanki beni o uçuruma iten tek kişi Savaş Aktan'dı.

Gözlerimi açtığımda çoktan gözlerimden yaşlar akmaya başladığını fark ederek kafamı iki yana salladım.

Ağladığımı görmesini istemediğimden kafamı önüme eğdim fakat o gür sesinden "Kafanı kaldır!" diye bir emir aldığımda silahı kavrayan ellerimi daha fazla bir titreme sarmaya başladı.

Kafamı yavaş bir şekilde yeniden kaldırdığımda, ağlayan suratımı gören ve bu ağlayışıma sırıtan ciddi bir yüz ifadesi ile karşı karşıya kaldım.

Ağlamamı bir güçsüzlük olarak gören ve buna sırıtan Savaş Aktan'a sinir olup kendimi sıkmaya başladığımda, titrek çıkmasına engel olamadığım sesim ve melül bakışlarım ile
"Ne yapmamı istiyorsun bu silahla?" diyerek alacağım cevaptan emin gözüken bir bakışla ağzından çıkacak tek bir cümleyi beklemeye başladım.

Boynunu bir sağ bir sola yatırdığında gayet net bir cümle kurarak kanımı donduracak şekilde sanki yüzüme soğuk korku rüzgârlarının çarpmasına sebep oldu.

"Tek bir kurşun ve paramparça olan kafan.. Ne dersin? Çok hoş değil mi?" dediğinde dudaklarının arasından bir de kahkahalar çıktı.

Ben onun bu haline şaşkınlık içerisinde bakıyorken, o bu duruma gayet normal bir şeymiş gibi davranarak kahkahalar atmaya devam ediyordu.

"Ben sana silahın sürgüsünü çekerek baya bir yardım ettim, sıra sende.
Sahne senin."

Bu cümlesinden sonra da yüzüne korkutucu bir gülümseye yerleştirerek yüzüme bakmaya devam ediyordu.

Bu adam manyaktı! Psikopattı!
Şuanda benden kendi kafamı tek bir kurşun ile parçalamamı istiyordu!

Bir süre gözlerinin en içine bakarak orada gerçekten dudaklarından çıkan cümlenin ciddiliğini aradım.

Bakışları bir santim oynamıyordu, yüz ifadesi asla ciddiliğinden ödün vermiyordu.

Yavaşça elimde duran silahı alnıma dayadığımda dudakları yine yukarıya büzüldü.

Bu görüntü, bu sahne onun gerçekten de hoşuna gidiyordu.
Yüz ifadelerinden bu apaçık bir şekilde belli oluyordu.

Ve Savaş Aktan zaten hoşuna gittiğini saklamak için bir çaba sarf etmiyordu.

İleri derece sakinliği ile bu anlarımı izliyorken, keskin bakışları ile melül bakışlarım karışıp sanki ortalığı ateşe veriyordu.

Kendi canıma kendim kıyacaktım, son nefesimi kendi ellerimle kesecektim.
Tek bir kurşun ve sonrası zifiri bir karanlık olacaktı.

O karanlığın içinde süzülüp gidecektim, kafamın içini paramparça edecektim.

Öyle bir paramparça edecektim ki.. Belki de o karanlığı bile görebilecek yetiye sahip olamayacaktım.

Parmağımı silahın tetiğine koyduğumda gözlerimi öyle bir sıkıyordum ki, sanki kurşun acısını daha şimdiden hissediyordum.

Parmaklarım hareket yetisini yavaş yavaş kaybetmeye başladığında bir kurşun sesiyle beraber bedenimde sadece bir soğukluk hissettim.

GERÇEĞİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin