20. CEHENNEM.

43 11 1
                                    

Bir adın kalmalı geriye,
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde.
Aynaların ardında sır,
Yalnızlığın peşinde kuvvet.
Evet nihayet,
Bir adın kalmalı geriye.
Bir de o kahreden gurbet.

Sen say ki,
Ben hiç ağlamadım.
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi.
Geceleri, koynuma almadım ihaneti.
Ve say ki,
Bütün şiirler gözlerini,
Bütün şarkılar saçlarını söylemedi.
Hele nihavent,
Hele buselik hiç geçmedi fikrimden.
Ve hiç gitmedi,
Bir topak kan gibi adın.
İçimin nehirlerinden,
Evet yangın,
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan,
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu,
Evet nisyan,
Evet kahrolmuş sayfaların arasında adın.
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı.
Bu sevda biraz nadan,
Biraz da hıçkırık tadı.
Pencere önü menekşelerinde her akşam.

Dağlar sonra oynadı yerinden,
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca.
Sen say ki,
Yerin dibine geçti.
Geçmeyesi sevdam.
Ve ben seni sevdiğim zaman,
Bu şehre yağmurlar yağdı.
Yani ben seni sevdiğim zaman,
Ayrılık kurşun kadar ağır.
Gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın.
Yine de bir adın kalmalı geriye,
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde.
Aynaların ardında sır,
Yalnızlığın peşinde kuvvet.
Evet nihayet,
Bir adın kalmalı geriye,
Bir de o kahreden gurbet.
Beni affet.
Kaybetmek için erken,
sevmek için çok geç.

♟️

Ne zaman kendime gelmiştim bilmiyordum ki bu kendime gelmiş halim miydi? Bunu da bilemiyordum.

En son bayıldığımı hatırlıyordum, her tarafım yara bere içindeydi.

Kollarımdaki kesikler artık kanamıyordu, fakat ruhumun kesikleri durmak bilmiyordu.
En güvendiğim yerden en ağır darbeleri yemiştim ve bu darbeleri artık kaldıramıyordum.
İnkâr ettiğim, inanmak istemediğim her şeye inanmak zorunda bırakılmıştım ve bu çok acıydı.

Ellerimdeki kelepçeler hala yerli yerindeydi, bileklerim morarmıştı ve acısı artık katlanılmaz bir hal almıştı.

Hem fiziksel acı içindeyken hem de ruhsal acım omuzlarıma fazlasıyla yük oluyordu, düşüncelerimi susturmak istiyorum fakat beceremiyordum.
Düşüncelerim susmak bilmiyor ve asla durmuyordu.

Hayatım aniden değişmişti ve bu değişimin içinde kendimi nasıl koruyabileceğimi bilemiyordum, kötü hislerle çevrelenmiş bir insana dönüşmek istemiyordum.

Artık eski yaşantımdan bir kırıntı dair kalmamıştı, en güvendiğim insanın bile maskesi düşmüştü ve ben gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmıştım.

Artık eski işim yoktu, artık eski güvendiğim mavilikler yoktu, artık eski mutluluğum yoktu.

Eski benden çok geride kalmıştı ve artık çok yalnız hissediyordum.
Kendime dokunduğumda an, yokluğuma değiyordum.

Eskiler geri gelmezdi sadece özlenirdi ve bir daha tekrarı olmazdı, hislerimi tarif edebilirdim, yalnızlığın ne olduğunu, ihanete uğramanın ne olduğunu tarif edebilirdim fakat bunların hepsine nasıl katlanabilirdim bunu bende tarif edemezdim.

Sürekli olarak bayılıp ayılıyordum ve her gözlerimi açtığımda karşımda olan manzara aynı oluyordu.

Kelepçeli ellerim, depodan bozma bir yer, kesik bedenim ve dahası..

GERÇEĞİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin