12. AKTANLAR

46 12 0
                                    

11 sene önce..

Dündar Aktan her zamanki alışıldık sabahına uyanmış, ciddiyet dolu takım elbisesini giyip beline ise silahını koyduktan sonra Mehmet Demir ve daha bir sürü tanıdık isim ile toplantısına gitmek üzere yola çıkmıştı.

Dündar Aktan illegal olmak üzere bir sürü mekân yürütüyordu ve son zamanlarda işlerin aksi gitmesi durumunda ufak tefek sıkıntıları düzeltmek adına bu toplantının olması da gerekiyordu.

Bu durum hiçbir şekilde alışıldık bir durum olmadığından, herkesi tehlikeye de düşürmüştü.
Dündar Aktan bazı şeylerden fazlasıyla şüpheleniyordu, aralarında dışarıya bilgi sızdıran birisinin veya birilerinin de olduğunu düşünüyordu.
Yoksa kolay kolay hiçbir şekilde yürüttüğü mekânlarda sorun çıkması ihtimallerden söz konusu dahi olabilecek bir durum değildi.

Dündar Aktan dahaca polislerin tarafından mekânlarının yeri öğrenilmediği için bu konuda artık daha temkinli olmaya başlamıştı.

Fakat son 1 haftadır Dündar Aktan'ın yürüttüğü mekânlarında çatışmalar çıkıyordu ve bu çatışmaların başı her zaman karşı taraf adamları oluyordu.

Dündar Aktan hiçbir şekilde çatışmaya rastlanmamış 2 mekânlarından birinde toplantıyı ayarladığında yine de herkes kendini olabilecek her şeye hazırlayarak gelmişti.

Dündar Aktan artık herkese bir şüphe içerisinde bakıyordu, herkesin her hareketini inceleyip kafasında kimin bilgi sızdırdığını tartmaya çalışıyordu.
İşte şimdi bir hiç kimsenin kolay kolay ezemeyeceği o isimler ile masada oturuluyordu.

Dündar Aktan, Mehmet Demir,
Hüseyin Şen, Vedat Koroğlu.

Ve bu masada oturanlardan birisi dost gibi görünüp en büyük hain çıkacaktı.

Dündar Aktan boğazını temizleyip duruşunu daha da dikleştirdikten sonra, istifini bozmadan ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı.

"Bildiğiniz gibi olaylar ciddi bir boyuta doğru taşınıyor, tam tamına 1 haftada 4 mekânda çatışma çıktı ve bu çatışmaların en baş liderleri her zaman bize karşı taraf olan adamlardan çıkıyor."

Herkes bu cümleden sonra duruşunu biraz daha düzelttikten sonra yeniden Dündar Aktan'ı dinlemeye devam etmişlerdi.

"Bu durum böyle giderse ihbar edilebiliriz, mekânların yeri öğrenilebilir, bu masada oturan herkese uzattığım belgeleri imzalatırken söylediğim sözü hatırlıyorsunuz değil mi?"

Dündar Aktan bu tanınan tüm isimlerle bir anlaşma imzalamıştı ve bu anlaşma imzalanırken herkese "Sizin ölümünüz benim de ölümüm demektir, fakat ihanetiniz sizin sonunuz demektir." diyerek her şeyi aslında baştan söylemişti.

Herkes Dündar Aktan'ı dikkatle dinledikten sonra bu cümlelerin ardından ilk konuşan Mehmet Demir olmuştu, "Anladığım kadarıyla şüpheleniyorsun, bazı şeylerden, bu masada oturanlardan." dedikten sonra derin bir nefes almıştı.

Her ne kadar bu durum Dündar Aktan'ın canını sıkıyorsa, aynı şekilde Mehmet Demir'de Dündar Aktan'ın hissettiklerini hissediyordu.

Yakınlardı, ikisinin de her bir yardımda ilk aradıkları isim birbirleri olurdu bu yüzden ikisi de birbirinden şüphe duymak istemiyordu.
Çünkü bunu ne kendilerine, ne de yüreklerine kondurabilirlerdi.

Dündar Aktan, Mehmet Demir'in dediklerini onaylamak için başını bir aşağıya bir yukarıya sallayarak yeniden konuşmaya başladı.

"Şüpheleniyorum, bilgi sızdırıldığından.
Bu masada konuşulanlar başka hiçbir yerde hiçbir kimseyle konuşulmuyor.
Yani bu demek oluyor ki, bilgiyi sızdıran her kimse veya kimlerse o kişiler aramızdan."

GERÇEĞİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin