Nefes almak istiyorum, bu geceden nefret ediyorum
Uyanmak istiyorum, rüya görmekten nefret ediyorum
Kendi içimde hapsoldum, ölüyorum
Yalnız kalmak istemiyorum
-SAVE ME -
Ciddi olamazsınız dünya bu kadar küçük olamazdı hele seoul hiç küçük olamazdı karşılaşmamız imkansızken neden hep onunla aynı ortama denk geliyorduk ki. onunla, onun ailesiyle ne işimiz olabilirdi artık ne kadar ayakta durduysak annemin beni iteklemesiyle masaya doğru yürüdük.
"Hoş geldiniz bay park "
Yoongi aynı babasına benziyordu sanki adamın yüzünü kesip ona yapıştırmışlar gibiydi, adam çok nazik bir şekilde bize selam verip masaya oturduk yoongi nin annesiydi galiba söze başladı.
" Bayan park, oğlunuz da pek güzelmiş buradan sizin güzellinizin ona geçtiğini anlıyoruz."
Annemin sahte kahkahaları yükselmeye başlamıştı. İnsanlara kendini sevdirmeye çalışması midemi bulandırıyordu. Yemeğe ne zaman başlayacaktık çok acıktım sabah kahvaltısında bile onların yüzünü görmemek için fazla yememiştim öğle yemeği zaten yiyemiyordum ben bunları düşünürken yemekler gelmişti. Onlar iş hakkında konuşuyorlardı ama dinlemediğim için konuya hakim değildim.
"Jimin sana bir soru sordular değil mi" dinlemediğimin onlarda farkına vardılar. sakinlikle elimdeki çatalı bırakıp bir yudum su aldım. boğazımı temizledikten sonra
" Efendim ne demiştiniz"
"Ailen avukatlık işlerinde çok meraklı olduğunu söylemişlerdi hangi üniversiteye gitmek istiyorsun, hedefin nedir tatlım" kadın bu kadar nazik olmamalıydı harcardı benim ailem onu.
Ben aileme bunu mu söylemişim bir de avukat olacakmışım yok ya kendi kararlarını neden üstümde uyguluyorlar ki hiçbir zaman saygı duymadılar, şu anda gerçekleri söylesem babam ne tepki verirdi her şeyi kırıp döküp üstüme mi gelirdi yoksa aah kızım senin arkadayız mı derdi.... Tabi ki birinci seçenek
"Efendim şu anda düşündüğüm bir üniversite yok" kadın sevecen bir şekilde beni onayladı yoonginin bu aileyle hiç alakası yoktu acaba evlatlık mıydı ailesi güler yüzlü nazik birileriydi yoongi ise hödük bir dağ ayısı, onun adını demişken onun hiç sesi çıkmıyordu sadece yemeğini yiyordu bir anda öksürük sesiyle anneme döndüm. Onunla bir bakışmamız oldu upss yemeği fazla kaçırdım tabağıma bakıp duruyordu bari burada yapmasa olmaz mıydı gözlerine bakarak biraz daha devam ettim en fazla ne olabilirdi ki bari bu tabak bitseydi diyerekten yemeğe devam ettim kafamı hiçbir şekilde kaldırmadım, zaten iki kaşık kalmıştı onu da bitirip arkama yasladım.
Yoongiyle göz göze geldiğimizde yanlış bir şey mi yaptım diye bakıyordum. acaba tabağımdakilerin hepsini yediğim için mi bakıyordu neden dik dik bakıyordu ki aç olamaz mıyım?
"Bay Min sözleşme işini ne zaman konuşacağız "
" Bay park burada çocuklara da sormak lazım değil mi" bize ne soracaklardı ki sonuçta kendi işleriyle ilgili ben sadece zorla getirildim buraya . bay min konuşmaya devam etti .
" jimin sen bu konuda ne düşünüyorsun?"
" Ne konusu efendim"
"Tabi ki sen ve yonginin evleneme konusunu" kulağım çınladı başım o kadar döndü ki hareket edemedim ne olur yanlış duymuş olayım babam sonunda bunu da mı yapmış nasıl yapmış olabilir ki bu kadar mı işini çok seviyordu oğlunu bir sözleşme uğruna satacak kadar mı? cevap vermedim ailemde cevap vermemi beklemeden bay min le konuşmaya başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Flower- YOONMİN
Fanfiction"Lütfen yoongi, öldür beni sana yalvarıyorum. dayanamıyorum...." "seni sevmemem öldüreceğim anlamına gelmez" "o zaman babamdan kurtar" fısıltım ona ulaşmış mıydı bilmiyorum ama sessiz kalışı... istemiyordu beni. "seni belki de öldürmekten beter etme...