Dünya çok büyüktü, bense çok küçüktüm.
Min Yoongi Ağızından
Çocuklarla konuştuktan sonra daha doğrusu tartıştıktan sonra buluşmaya karar verdik, üstüme deri bir ceket giyip garaja indim hepimizin sığacağı büyük bir araba almak daha mantıklıydı ilk namjoonu almaya gitmiş sonrasında hepsini toplayıp cafeye doğru sürdüm.
***
Sürekli zihnimde olan jimin konusu dönüyordu gerçekten de böyle bir şey var mıydı varsa da ne yapabilirdik onu düşünüyordum. Okulda korusak dahi tekrar o eve gidecekti o zaman elimizden bir şey gelmezdi hoseok un konuşmasıyla bakışlarım ona döndü
"çocuklar şimdi ne yapmayı planlıyoruz" dedi ciddiyetle bende direk söze girdim "hoseok buna hemen inanmamı bekleme o sorunlu biri, eminim ki kendi başına dert açmıştır" emin olmadığım için böyle konuşmak daha iyiydi.
Jimin'e nedense çekildiğimi hissediyordum o gün birlikte olduğumuzda vücudun da ki izleri görmüştüm onlar, hemen birkaç darbeyle olan izler değildi. İzler için büyük ve derin darbeler gerekiyordu zaman geçmesine rağmen izleri geçmemiş gibiydi.
Sikeyim ki o izlere rağmen çok güzeldi. Altımda inlerken, zevkten gözlerinden yaşlar gelirken onu öpmemek için kendimi zor tutmuştum. Nasıl olurda bu kadar güzel olurdu. Yemin olsun ki gözlerinde o bakışları görmesem asla ona dokunmazdım o da istiyordu, içkiliydim ancak sarhoş değildim eğer...eğer düzgün bir şekilde onunla tanışsaydık tanrı şahit ki onu asla yanımdan ayırmazdım, kimsenin ona yan gözle dahi bakmasına izin vermezdim. Ben... ben ona tapardım gerçekler buydu işte. Nasıl adlandırılır bilmem ama onu cam bir kafesin içine koyup ona gelecek zararlardan korumak isterdim.
Düşüncelerimden ayrılmam gerekiyordu asla toplum içinde şişkin bir penisle gezmek istemem. Kafamı iki yana sallayıp en son ne konuştuğumu unuttuğumu fark ettim, jimin aklımı başımdan almıştı. Sözlerimi hatırlamam ile seokjin'e dönmüştüm sözlerim onu kızdırmıştı sinirli bir şekilde nefes alarak "sakinim sakin, yoongi kalkıp şurada seni dövmemek için zor tutuyorum kendimi her şey bariz bir şekilde ortada daha neyi bekliyoruz. Hiç vicdan da mı yoktu sende" onlara göre vicdanım olmaya bilirdi ama en çok ben Jimin'i düşünüyorum ona yardım ederken zarar da verebilirdik.
'seokjin diyelim ki dediğin doğru ne yapabiliriz ki, aklımda bir takım düşüncelerle boğuşurken sizde hiç yardımcı olmuyorsunuz" sinirli bir şekilde masaya vurup ayağa kalktı kafasını kaldırıp gözlerime baktı 'onunla evlenmelisin ' ne! o doğru mu demişti arkadaşım onun refahı için benden bunu mu istemişti tamam onun için bende üzülüyorum ama bunu da yapamazdım ki. Ne kadar ondan etkilensem de evlilik ne bileyim yani evlilik büyük bir sorumluluktu buna hazır hissetmiyordum.
" saçmalıyorsun, diyelim ki tamam dedim, onunla evlenmem neyi değiştirir ki"
" tanrım neyi mi değiştirir o evden kurtulur biraz da olaylara bu yönden bak lütfen yoongi" seokjin'i anlıyordum jimin'i kendine yakın görüp yardım etmek istiyordu ancak burada benimde mutluluğum önemliydi. Namjoon ayağa kalkıp seokjini kendine çekip sarılarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu durumdan bende memnun değildim. Namjoon sevgilisini oturmasını sağlayıp mantıklı olarak araya girdi.
"öncelikle sakin olalım hayatım, yoongiyi zorlamamalıyız" namjoona baktığımda beni desteklemesi omzumdaki yükleri almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Flower- YOONMİN
Fanfiction"Lütfen yoongi, öldür beni sana yalvarıyorum. dayanamıyorum...." "seni sevmemem öldüreceğim anlamına gelmez" "o zaman babamdan kurtar" fısıltım ona ulaşmış mıydı bilmiyorum ama sessiz kalışı... istemiyordu beni. "seni belki de öldürmekten beter etme...