- Beni artık sevmiyor musun? Sevme canım, seni zorlayan mi var? Kimi seviyorsan ona gidebilirsin, yolun açık olsun...ama bu yalan dolan, bu adi oyun, bu iğrenç kandırma niye? Niçin? Ne kötülük ettim ben sana?
***
Telefonu çantama koyup onları dinlemeye başladım woo bin "artık yemeğe gidebiliriz detayları orada konuşuruz " ayağa kalkıp çıkışa yöneldim muhabirler kapının önündeydi woo bin arabasının kapısını açıp içeri girmemi bekledi ama ben yönümü değiştirip arkadaki araca bindim, birkaç dakika sonra babam geldi "neden binmedin" dişlerini sıkarak konuşuyordu. ağzına bir apıştıracaktım bir daha benimle böyle konuşamayacaktı.
"farkındaysan artık bir evlilik yolundayım başkasının arabasında ne işim var ,muhabirler bile buraya geliş amacımı merak ederken" dediklerimden haklı olduğumu biliyordu bir şey söylemden önüne döndü asıl amacımı düşünmek zorundaydım o eve girdiğimde küçük kızı bulmak
Evin önüne gelmiştik babam beni durdurup "yoongi gelip seni alacak biraz vakit geçireceksiniz"
"tamam baba" deyip onayladım arabadan inip babamı bekledim onunda yanıma gelmesiyle eve doğru yürüdük woo bin in yönlendirmesiyle yemek masasına oturduk onlar kendi aralarında konuşurlarken bende yemekle oynuyordum iştahım yoktu yemek yemek istemiyordum woo bin bana sor yöneltmesiyle ona baktım
"sen bu konuda ne düşünüyorsun"
"dava ne kadar sonuçlanmış olsa da yüksek kurula itirazlarınızı sundunuz değil mi" babam beni onayladı
"o yüzden hapse girmediniz demek, ama bu sizin için daha kötü olacak gibi" babam kaşlarını çatarak "nasıl yani"
"dava sonuçlanırken ellerinde fazla deliller yoktu o yüzden cezanız hafifti" eti ağzıma atıp çiğnemeye başladım benden sözlerimi devamını istiyordu derin nefes alıp sertçe bakarak "ya ellerine yeni deliller ulaşmışsa"
"nasıl yani jimin" babama bakıp "savunduğun adamı iyi araştırmalıydın baba senden her şeyi saklayan müvekkilin var" babam kaşlarını çatarak woo bin e bakıyordu
"efendim, bana diyeceğiniz bir şeyler mi vardı" kafasını salladı iki yana hala yalan söylüyordu
"ilk bodrumda tutuğunuz kızınızla başlayalım" söylediğim onu endişeye sürüklemişti
"efendim, neler oluyor"
"baba sence ben neden chang-wook hyungun yanına neden gittim bir düşün" babam artık bir şeyleri anlıyordu. Hazır yalan söylemekten bir şey olmazdı değil mi "sana ne kadar açıklamaya çalışsam da beni dinlemedin çünkü o bunların hepsine erişmişti"
"bay woo bin peki başka bir konuya gelelim neden yaptığınız işkenceleri kayıt altına alıyordunuz." Sinirli bir şekilde su içtiğim bardağı masaya serçe vurmuştum babama dönerek
"senden çoğu şeyi saklayan birini mi savunuyorsun hepsi savcılık tarafından biliniyor" gözlerimi woo bine çevirdim " eğer cezana razı olsaydın şu anda daha az yatıyor olurdun öncellikle o kızı bodrumdan çıkart yakında bakmak için gelirler."
Babam bunları beklemiyordu, o adamın çok dürüst olmasını bekliyordu herhalde telefonuma bakıp yoongiden geldiğine dair mesaj gördüm.
Woo bin bana bakarak söylenmeye başladı "ya! Bay park oğlunuz çok zeki bir daha onunla yemek yemek isterim" hala bu konuda aklı uçkurunda nasıl olabiliyordu onu anlamıyordum. Tanrım çıldıracağım, ağzının ortasına yumruk atsam acaba bir şey derler miydi? gözlerimi devirip konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Flower- YOONMİN
Fanfiction"Lütfen yoongi, öldür beni sana yalvarıyorum. dayanamıyorum...." "seni sevmemem öldüreceğim anlamına gelmez" "o zaman babamdan kurtar" fısıltım ona ulaşmış mıydı bilmiyorum ama sessiz kalışı... istemiyordu beni. "seni belki de öldürmekten beter etme...