Hiç olmadığımız kadar yakın olurduk
Bunu en çok geceleri hissediyorum
*****
Okulda hep bunları düşünmüştüm babam işine gelmediği hiçbir şeyi kabul etmezdi, neden kaybedeceği bir işin içine girmişti buna anlam veremiyordum. Davanın hakimine bakmıştım işler hep tıkırında gidiyordu ancak bunlar değişmeyeceği sonucuna varmazdı, onlar istediğini elde etmek için insan dahi öldürürlerdi bunları asla yadırgamazdım.
Yapmadıkları şey değil sonuçta. Eve gittiğimde ilk işim telefonlarına girmek olmuştu, woo bin'in telefonuna girmem ne kadar zor olsa da bir şekilde girmiştim hiç tahmin edemeyeceğim şeyler bulmuş, işkence ve tecavüzü bir kenara atmıştım bunu neden bir kayıt altına aldığını sorgulamıştım anlık olarak. Oldukça psikopatçaydı, tamamını izlemek benim için bir zulümdü.
İlk kadraja giren küçük bir kız çocuğuydu, şaşırmıştım çünkü onun bir kız çocuğu olduğunu bilmiyordum, çocuğa istediği her şeyi yapmıştı. O kadar vahşiydi ki aklım bir türlü yaptıklarını almıyordu, artık sesi çıkmıyor hareket etmiyordu kameranın kadrajı değişti. Arkadan cılız bir ağlama sesi, sesi o kadar kısıktı ki biri olduğunu dahi fark edemezdiniz, bir oğlan çocuğunu gösterdi bu daha vahşetti kim böyle küçük çocuklara zarar verirdi ki? kendimi kötü hissetmekten alamıyordum çocukların babalarından yardım çığlıkları adamın onların her yardımında gülmesi midemi bulandırmıştı. Asıl sorun woo bin'in bir kez bile kendini göstermemesi, konuşmaması da dikkat çekiciydi. görüntüler gözlerimin önünden geçtiğinde kötü oluyordum omuzlarım sarsılmaya ağlamaya başlamıştım. eğer suçlunun o olmadığını bilmesem derdim ki suçlu değil. sağ eline baktığımda bir terslik vardı... tam çözemesem de yoksa sahte parmak mı takmıştı videoda.
"bunu hiç biri hak etmemişti onlar daha çok küçükler."
"sende küçüktün jimin ama onlar için bunlar önemsiz konular"
"hyung onlar çok acı çekmiştir değil mi ?"
"sende çok acı çekmiştin, onlar şimdi kurtuluyor peki sen artık kendini o evden kurtarmaya çalış herkes cezasını çekecek jimin. Sen kendini düşün bu saatten sonra ne olacak onları düşün. Babana karşı savaş açtın. Bunu öğrendiğinde sakin olmayacak." ağlamalarım şiddetlenmeye devam etti arkamı dönüp onunla göz göze geldim. Beni sinirlendirmeyi başarmıştı sonun da o evden kaçığımda onun kapısına yardım için gelip beni içeri alması yalvardığımı bir tek ben bilirim o ne yaptı peki ilk işi babamı arayıp benim burada olduğumu söylemekti bir daha asla gelmeyeceğim dediğim yere geri gelmiştim
"gitmem gerekiyor değil mi" kafasını aşağı yukarı salladı ama o yine beni gönderiyordu. Gitmek istemiyorum, her şeyden yoruldum. Babamın hareketlerine, istediğinde üsteme gelmesine tahammül edemiyorum. Tek istediğim acısız bir ölüm.
"senden istediğim son şey o çocukları kurtar lütfen" geri o eve gideceğimi biliyordum ama hiç sesi çıkmıyordu ondan yıllar sonra beni sahiplenmesini istemiyordum ancak geri çevirmesi de istemiyordum
Bana tam cevap verecekken telefonu çaldı konuşurken çenesi kasılıyordu. Güvenlik görevlilerine ağzına gelenleri sayıyordu. Bir sorun vardı..
"baban buraya gelmiş jimin" tahmin etmiştim yalnız bu kadar hızlı olmasına bende şaşırmıştım flaşı saklayıp bana döndü bir şeyler dememi bekliyordu. Ben sadece çocuklara bakıyor arada gözlerim yoongiyi buluyordu. Babam onları görse işler daha da kızışacaktı bundan eminim. Bir an önce onları saklamalıyım güvenliklerin daha fazla babamı tutacaklarını düşünmüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Flower- YOONMİN
Fanfiction"Lütfen yoongi, öldür beni sana yalvarıyorum. dayanamıyorum...." "seni sevmemem öldüreceğim anlamına gelmez" "o zaman babamdan kurtar" fısıltım ona ulaşmış mıydı bilmiyorum ama sessiz kalışı... istemiyordu beni. "seni belki de öldürmekten beter etme...