yürüdüğüm bu yol,
gerçekten yürünmesi zor olabilir.
sana çiçekli bir yol gibi görünmüş olabilir
fakat başlamadan önce, umarım bunun düşmanlarla çevrili dikenli bir yol olduğunu
biliyorsundur.
umarım yoluna çiçekler saçan kişileri unutmazsın.
*****
Telefonu kapatıp cebime attım, sorunları göğüslemek beni oldukça yoruyordu. Etrafa bakıyor nehrin güzelliğine bir kez daha hayran kalıyordum, acaba böyle bir ailem olmasaydı nasıl hayat sürerdim düşünmeyi bir türlü bırakamıyordum, merak ediyorum annem her sabah beni gülerek kaldırır mı yoksa zorla kahvaltıya mı oturtur, babam her derdim olduğunda beni karşısına alıp dinler çözümler mi üretirdi veya benimle birlikte ağlar mıydı ki? Neden şimdi bunları düşünüyordum bilmiyorum belki de hayallerimde güzel ve iyi bir aile yer ediniyordu.
Çocuk sesi duymamla yan tarafa baktım "baba biraz yavaş koşamaz mısın" babası hızını daha da azaltıp çocuğun peşinden koşuyordu. Çocuk artık yorulup annesine koştuğunda annesi onu kollarına alıp sarmalıyor güzel sözler söylüyordu. Eşine yakınıyor kızını rahat bırakmasını istiyordu .Neden bende böyle olamadım ki. Annem sabah beni öperek uyandırsa, babam herhangi bir hatam olduğunda sorun olmadığını bir baba olarak arkamda olduğunu söylemesini, duymak isterdim. Herhangi biriyle kavga ettiğimde beni dinlemesini ve savunmasını isterdim. Aslında ailemin tam tersi olması beni üzendi, gerçekleri kabullenmek istemiyordum.
Gözlerim daha da dolmaya başlamıştı, kendimi tutamıyor ağlamalarım sesli hıçkırıklara dönüşüyordu. Etrafımdaki insanlar bana acıyarak bakıyordu. Gözlerimi çekmediğim aile bana odaklanmıştı, rahatsız olduklarını düşünüp kafamı tam ters yöne doğru çevirdim.
Hafif adım sesleriyle önüme baktım. Daha yeni ki kız çocuğu elindeki mendili bana uzatıyor gözleri dolu şekilde bakıyordu.
"oppa ağlama " bana sesleniyor, küçük elleri ile göz yaşlarımı siliyordu. O da bana ağlamamamı söylüyor, güçsüzlüğümü göstermek istemesem de gözlerimdeki yaşlar benden bağımsız akıyordu.
"çok güçsüzüm değil mi miniğim?" ağlamaktan çatlayan sesimle fısıldamıştım. Elleri gözlerimden inip yanaklarımı bulmuştu.
"tabi ki de değilsin. Sadece gözlerinden akan incilerini akıtmayı bırakmanı söyledim çünkü çok güzelsin üzülmeni istemiyorum" sözleriyle göz yaşlarım durmasa da azalmış. Kırgın gülümsememi sunmuştum. Yaşı kaç olursa olsun insanları yatıştırmayı biliyordu. Elimi kaldırıp yumuşak saçlarını okşadım.
"ismin nedir miniğim?"
"cha diyebilirsin oppa. Artık gitmeliyim ailemi çok beklettim."
"sen nasıl istersen, tesellin için teşekkür ederim. umarım tekrardan karşılaşırız" cha yanımdan ayrılıp babasına koştuğunda yüzündeki gülümseme oldukça hoştu. Babası kızını kucağına alıp bir tur etrafında döndürmüştü. Ailenin gözden kaybolmasıyla göz yaşlarım yerini koruyordu. Demek ki normal aileler böyle yaşıyorlardı, yanımda hareketlenme olmasıyla kafamı çevirdim hepsi bana bakıyordu, seokjin ağlıyor yanıma doğru yaklaşıyordu sağ tarafımda oturdu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Flower- YOONMİN
Fanfiction"Lütfen yoongi, öldür beni sana yalvarıyorum. dayanamıyorum...." "seni sevmemem öldüreceğim anlamına gelmez" "o zaman babamdan kurtar" fısıltım ona ulaşmış mıydı bilmiyorum ama sessiz kalışı... istemiyordu beni. "seni belki de öldürmekten beter etme...