Sadece aşk böyle acıtabilir
Gözlerimi açtığımda etrafta gözükmüyordu artık ona baba demek bile istemiyordum, şimdi uyuyorlardır büyük ihtimalle, herhangi bir ses gelmiyordu kalkmaya çalışıyordum ama acıdan hareket edemiyorum. Bunları hak edecek ne yapmıştım ki. İnsanlara kötülükte etmedim bana misli ile geri gelsin. Herkesin ailesi mükemmelken neden benim ailem beni aşağılamak için yer arıyor, dövmeye sebep arıyorlardı...
Kalkmam gerektiğinin farkındaydım, kıpırdayamıyorum saatin kaç olduğunu bilmiyorum. Eğer o uyandığında hala burada olursam tekrar aynı şeyleri yapacaktı, emirlerine uymamı istiyordu eğer ona itaat etmezsem istediği her şeyi üzerimde denemekten çekinmezdi. Onun için zayıflıklarım iğrençti, mide bulandırıcıydı. Ailede ki her birey güçlü olmak zorundaydı.
Kalkmam uzun sürse de sonunda ayağı kalkmıştım duvara tutunarak minik adımlarla yürümeye başladım her adımım da sırtımdan bir şeyler kopuyormuş gibi geliyordu sonunda sessiz bir şekilde odaya girdim. Bu şekilde duş da alamazdım yarlarımı daha çok açabilirdi yönümü banyoya çevirdim elimi yüzümü yıkasam iyi olacaktı, hiç değilse kendime gelir uykulu halim giderdi.
Yüzümü yıkayıp dolaptan ilk yardım çantasını aldım. Komidin in üzerinde duran telefonumu elime alıp saate baktım saat daha gece 2 idi neyse ki erken kalkmıştım telefonu yatağımın üzerine atıp aynanın karşına geçtim arkamı dönemem biraz da olsa yaralarımı bana gösteriyordu. Tanrım bu halde de ne, pis elleri ve kirli ruhu bana ne yapmıştı neyse ki yaralar fazla derin değildi ben halledebilirdim ilk yardım çantasını açıp gereken malzemeleri elime aldım.
İlk önce biraz temizlemek lazımdı artık o kadar alışmıştım ki bunlar rutin hale gelmişti pamuğu her yara bastırdığımda acıdan gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Acılar ve biraz inlemelerle pansumanı bitirdim, sıra anlımın oradaki yaraya gelmişti neyse ki oda derin değildi ancak biraz şişmişti okula giderken saçımı dağınık bırakırsam belli olmazdı herhalde.
Telefonu elime alıp saate baktım saat sabah 4 e geliyordu bu kadar zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamamıştım. Bu saatten sonra uyursam okula gecikebilirdim telefon da vakit geçirsem iyi olurdu..
***
Saatin 7 olmasıyla üzerimi giyinip aşağı indim kahvaltıya inmemiştim onlarda dünkü olanlar yüzünden pek umursamamışlardı kim kahvaltıda acılar içinde inleyen birini dinlemek isterdi ki okula geldiğimde hemen sınıfa girmedim yönümü lavaboya doğru çevirdim. Aynadan son kez kendime baktım herhangi bir yara kanamasında beyaz gömlekten her şey belli olabilirdi bir sorun görmedim aynaya biraz daha yaklaşarak anlımı açtım biraz şişkinlik olsa da belli olmuyordu tanrıya şükür burada kimse yoktu sınıfa olabildiğince geç gitmeye çalışıyordum yoongiden ve bugün olacaklardan biraz gerilmeye başlamıştım.
Sınıfa girdiğimde yoonginin duvar kenarı arka sırada oturduğunu görmüştüm. Onun önünde taehyung ve jungkook onlarında önünde tanımadığım çocuk ve hoseok onların önünde de namjoon ve seokjin oturuyordu bu şekilde oturma şekli oluşturmuşlardı ben orada oturursam yedisi de üstüme gelirler miydi?
Ayaklarım titreyerek yoongiye doğru yürüyordum o ara seokjin in sesini duymuştum." Ya namjoon sen aptal mısın neden burada oturduk sen zeki olup dersi dinleye bilirsin ama ben öyle değilim bak hoca gelmemişken değiştirelim ha olmaz mı?"
Namjoon gülerek cevap veriyordu. " bak bebeğim adı üstünde hoca bunu neden istedi notun yükselsin diye o yüzden lütfen otur " Seokjin otururken özlemle hoseok'a bakıyordu şimdiden onu özlemişe benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Flower- YOONMİN
Fanfiction"Lütfen yoongi, öldür beni sana yalvarıyorum. dayanamıyorum...." "seni sevmemem öldüreceğim anlamına gelmez" "o zaman babamdan kurtar" fısıltım ona ulaşmış mıydı bilmiyorum ama sessiz kalışı... istemiyordu beni. "seni belki de öldürmekten beter etme...