14. Bölüm

675 80 41
                                    

İyi okumalar...

Menefer

Kalbimde amansız bir acı vardı. Sevdiğinin ölümü izleyen bir kadın ne yapardı. Delicesine ağlamak isteyen tarafıma karşılık içimdeki öfke hat safhadaydı. Benden kopardıkları eşimdi, yoldaşımdı, her şeyimdi...
Böyle mi bitecek sorusuna cevap veremiyordum içimde. Buraya kadar gelmişken pes etmek istemiyordum. Benim değilse bile karnımdaki bebeğin geleceği önemliydi.

Biliyordum ki ben şimdi savaşmazsam ölümüm yakındı.
Ağlamak isteyen yanımı da susturan en büyük tarafım anneliğim olmuştu.
Artık emindim onun varlığından. O benim içimde günden güne büyüyordu. Bir anne evladı için ne yapabilirse bende onu yapacaktım. Thutmosis'in son hâli gözlerimin önünden gitmezken sanki bilincim yeni dönmüş gibi gözlerimi etrafta dolaştırdım. Kolumu sıkıca tutmuş elden birden kurtuldum.

"Gitmiyoruz!" dediğimde Ausar büyük bir öfkeyle döndü.

"Onlar çok güçlü bu işten kan dökmeden ve dökülmeden çıkamayız. Konuşulanları sende duydun. Kimse sana inanmayacak!" bir kaç gün önce çarşıya giderek şifalı bitkileri araştırıyordum.

Bu süreçte Ausar da benimle güvenliğim için geliyordu. Pazara gittiğimde duyduklarımdan sonra bu isyanın olacağı kaçınılmaz bir sondu. Fakat kimsenin bilmediği benim her şeye hazır olduğumdu.

"Onlardan daha güçlüyüz!"

*********

Birkaç gün önce...

"Duydunuz mu Kraliyet metresi saraya giriş çıkışları yasaklamış. Firavun'un öldüğünü gizliyorlarmış." Önümdeki tezgâhı incelerken kulaklarım insanların konuştuklarındaydı.

"Ben daha kötüsünü duydum. Üçüncü Kraliyet eşi gebe olduğunu söylemiş. Fakat bebek Firavun'dan değilmiş. Kraliçe tahtı elinde tutmak için köleleriyle birlikte oluyormuş." gözlerim sonuna kadar açılırken bu kadar ileri gitmelerine sessiz kalamadım.

"Bunlar gerçek değilse ve siz Kraliyet ailesinden olan birine iftira atıyorsanız cezasını da biliyor olmalısınız?" gayet sakince konuşurken elimdeki otu koklayıp tazeliğine bakıyordum.

"Herkes bunu konuşuyor. Tek konuşan bizler değiliz ki. Tüm ülke çalkalanıyor. Sokaklar da kağıtlar asılmış görmediniz mi hanımım?" dediğinde başımı kaldırmıştım.

"Nerede bu kağıtlar?" yanıma yaklaşan adamı kılık değiştiren askerlerim durdurmuştu.

"Bakın işte bu kağıtlar." bana uzattığı kağıdı alan asker yanıma getirmişti.

"Mısır'ın yüce halkı. Ülkemizin üzerine çökmüş olan kara bulutlardan bir haber hayatınıza devam ediyorsunuz. Fırtınalar yakın ve tehlikeli. Firavun'un ruhu bu dünyadan gitti ve ardında varisini bırakmadı. Tanrılar Mısır'ı terk etti. Amon-Ra'nın güneşi artık Mısır'da parlamayacak. Firavun varisi yoktur. O tanrı kanı taşımayan gayrimeşru çocuktur. Kraliçe Menefer büyük günahlar işlemiştir. Firavun'a sadakatini bozmuştur. Firavun'un ölümünü gizleyerek gayrimeşru bebeğini tahta geçirecektir. Şimdi uyanma vakti!" elimdeki kağıt buruşurken bu iğrençliğin altında kimin olduğunu gayet iyi biliyordum.

"Kraliyet eşi Menefer bunları yaparken baş Kraliçeler sizce ne yapıyorlar?" diye sorduğumda şaşırmıştı kağıdı veren adam.

"Baş kraliçelerin hapis edildiğini duydum. Kraliçe Menefer ve babası vezir Akinis tahtı ele geçirdiler." kaşlarım yukarı kalkarken gözüm Ausar'a takıldı.

"Baş vezir Ausar Firavun'un en sadık adamıdır o da mı ihanet içinde?" diye sorduğumda adamın arkasından bir kadın lafa atlamıştı.

"Onunda makamını korumak için Kraliçeye yardım ettiği söyleniyor. Hatta belki Kraliçe Firavun'u veziriyle aldatıyordur." son söylenilen sözden sonra daha fazla dayanamayıp koşarak uzaklaştım oradan.

Çöl ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin