8. Bölüm

1.4K 97 22
                                    


İyi okumalar...

Menefer

"Her şey dediğim gibi yapılmıştır umarım?" Nina'ya soru dolu gözlerle bakarken korkuyla beni onaylamıştı.

"Siz nasıl istediyseniz öyle yapıldı her şey kraliçem. Dilerseniz hazırlanmaya başlayın az bir vakit kaldı." içinde beklediğim sudan çıkarken Nina'nın uzattığı bezle kendimi sarmıştım.

"Kraliçelere haber verdiniz mi?" dediğimde anlamazca baktı yüzüme Nina.

"Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum kraliçem. Sizin verdiğiniz davette kraliçelerin bulunması konumunuzu sarsmaz mı?" dediğinde gülmüştüm.

"Onlara da haber edin Nina." başıyla beni onaylarken odadan çıkmıştı.

Giyinmek için içeri geçtiğimde beni bekleyen Akila hızlıca yanıma gelmişti. Nina odadan çıktığı an da dibimde bitmişti.

"Anlat bakalım son bir haftadır neler dönüyor sarayda şehirde?" gizli odaya girmemden bu yana koca bir hafta geçmişti.

Bu süreçte Thutmosis sınırda başlayan ayaklanmalardan dolayı gözetim yapmak için saraydan ayrılmıştı. Sınırda güvenlik sağlandıktan sonra bugün saraya dönüyordu. Bense bu süreçte gizli odaya defalarca gitmiş Thutmosis'in bana verdiği kitabı tekrar tekrar okumuştum.

Saraya girdiğimden beri insanları anlamaya çalışıyordum. Bu bir haftalık sürecim sessiz geçmişti. Zaman zaman odamdan çıkıp sarayı gezmiş yollarını ve her odasını ezberlemeye çalışmıştım. Benimse gözüm kulağım Akila'ydı. Onu sarayın içinde gezinen bir casus yapmıştım.

"Sizin saraya gelişiniz büyük bir ses getirsede geçici olacağını savunuyorlar. Kraliçelerin varlığı olduğu sürece sizin sadece metres konumunda kalacağınızı söylüyorlar." içten içe gülümserken onların kirli oyunlarının ne kadar içinde olmak istiyordum? Bunu düşünmekten kendimi alamıyordum.

"Başka neler duydun?" dediğimde gözlerini kaçırmıştı.

"Firavun efendimiz tekrar bir evlilik yapacaklarmış." diyen Akila ile yüreğime koca bir taş oturmuştu.

"Neden?" dediğimde bu sorum daha çok Thutmosis'e karşıydı belki de.

"Mittan Kralıyla anlaşma yapması gerekiyormuş. İttifak kurmak ve bunu mühürlemek adına Mittan prensesi Firavun efendimizle evlenecekler." dediğinde kaşlarım çatılmıştı.

Bunun siyasi bir evlilik olduğunun farkında olsamda içimdeki seslere engel olamıyordum. Bizim evliliğimizden bir hafta sonra bu saraya bir gelin daha gelecekti. Hanedan evliliklerinin aşk evliliği olmadığını bilsemde içime dokunan bir şeyler vardı. Kıskançlık mıydı bu beni tüketen delice his?

Eşimi asla paylaşmayı istemeyen ben buna mecbur olmaktan nefret etmiştim. Firavun beni artık istemezse? İçimde bu sefer korkumun sesi yankılanıyordu. Her ne kadar soylu bir aileden gelsem de kanımda bir yücelik yoktu. Prensesler yanında benim gibi sonradan soylu olmuş birinin değeri olmazdı. Firavun asil olan bir kanla varis yapmak isteyebilirdi.

"Dışarıya çık Akila!" dediğimde arkadaşım endişeyle bana bakıyordu.

"Menefer emin misin? Yanında kalabilirim." dediğinde istemediğimi belli eder şekilde başımı sallayıp arkamı dönmüştüm. Pencerenin kenarında bulunan tahtıma giderken Nil nehrini seyretmeye başlamıştım.

"Bu kadar zor olmamalıydı!" dedikten sonra dayanamayıp kendimi terasa atmıştım.

Terasın ucun geldiğimde dizlerim artık beni taşımaz olmuştu. Dizlerimin üzerine çökmüştüm. Gözlerimden yaşlarım dökülürken koca semaya haykırmak istesemde sessiz kalmıştım. Kime bağıracaktım? Tanrılara mı?

Çöl ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin