( Bölümü okumadan bir kısımla ilgili sizi uyarmak istiyorum. Bölüm içerisinde iğrençlik barındıran bir yer var. Bunu sen uydurdun vs diyenler olacaksa bu gerçekten tarihte uygulanmış bir durumdur. Ben sadece hikayeme uyarladım. Şimdiden ay bu ne ya demeyin sevgilerle...)İyi okumalar...
****************
Thutmosis
Gözlerimi açtığımda göğüsümde büyük bir acı hissediyordum. Elimi kaldırmak istesem de buna hâlim yoktu. Bir süre sonra bakışlarım bulunduğum odayı süzerken yalnız olduğumu fark etmiştim. Bedenim göğüsüme kadar bir örtüyle kapatılmış tamamen çıplaktı.
Yerimden doğrulup zorlukla ayağa kalkarken üzerimdeki örtüyü belime dolamıştım. Tutunarak ilerlediğim kapıyı açtığımda karmaşada başlamıştı. Hizmetlilerin gözleri üzerime dönerken çığlıklar atmaya başladılar.
Ne olduğunu anlamayan bense şaşkınca bana korku dolu gözlerle bakan insanları seyrediyordum. Koşarak gelen ayak sesleriyle başımı çevirdiğimde saray hekimi bana inanmaz gözlerle bakıyordu.
"Tanrım bu bir mucize!" dedikten sonra önümde selam verip başını kaldırmıştı.
"İzin verin sizi incelemem gerek. Lütfen içeri girelim." dedikten sonra içeriye girmem için beklemişti. Yattığım yere geri dönerken uzanıp şifacıyı bekledim.
Hâlâ uyanmanın sersemliği üzerimdeyken ne olduğunu anlamak adına konuşmaya başladım.
"Neler oldu ve neler oluyor?" dediğim de nabzımı kontrol eden hekim bu sefer nefes alışımı dinliyordu.
"Ah Efendim! Neler oluyor bir bilseniz. Uyanmanızı asla beklemiyorlardı. Şuan ölü olarak biliniyorsunuz. Bu yüzden bütün herkes size şaşkınlık içinde baktı." kaşlarım çatılırken yavaş yavaş aklıma dolan anılarla gerilmiştim.
"Kraliçe Menefer nerede?" istemsiz sert bir tonda konuşurken onun için endişeliydim.
"Efendim şuan sarayın önünde koca bir insan yığını sizin öldüğünüzü söyleyip yerinize efendi Sefu'yu çıkarmaya çalışıyorlar. Saray ordusuyla beraber Kraliçe Nefertari ve Kraliçe Laret isyancılara destek veriyorlar." Hekim tüm olanları baştan sona anlatırken bir kadın içeriye dalmıştı.
"Aman tanrım inanamıyorum uyanmış! Ben size demiştim Hekim Hâti Firavun efendimiz ölmemişti sadece nabzı çok yavaşladı." dedikten sonra koşarak önüme gelen kadın selam verdikten sonra vücudumu kontrol etmeye başladı.
"Damarlardaki morarmalar bile azalmaya başlamış. İşe yaramış hazırladığımız ilaç. Kraliçe Menefer çok sevinecek." dediğinde Menefer'in bana ihtiyacı olduğunu biliyordum.
Çünkü onu duymuştum."Ayağa kalkabilir duruma gelmem gerekiyor. Ağrımı dindirecek bir şeyler ver bana!" dediğimde hekim hemen ufak bir şişeyi kaptığı gibi bana uzatmıştı. Acı ilaç boğazımı yakarken hepsini içmiştim.
Ayağa kalktığımda bana destek olan şifacıyla odama doğru yürümeye başladım. Yolda karşılaştığım gözü yaşlı kadınla yerimde çakılı kalmıştım. Annem koridorun bir kenarına çökmüş için için ağlıyordu.
"Anne..." sesimi duyduğunda ardına dönmüştü kocaman açtığı gözleriyle.
Ayağa kalkan annem yıkılmış bir şekilde önüme gelirken elleri yanaklarımı bulmuştu.
"Oğlum..." tıpkı küçük bir çocukmuşum gibi yanaklarımı okşuyordu. Avuç içine öpücük kondurunca ağzından bir hıçkırık kaçmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Çiçeği
Ficción históricaUyarı: Kitap tamamen tarihi yansıtmıyor bir kısmı benim hayal ürünüm. ******* O hepimizin efendisi aşağı ve yukarı Mısır'ın sahibiydi. Diz çöktüm önünde... Başka şansım var mıydı? Koca semaya bakıp içimden geçenleri haykırmak istesem de sessiz kalmı...