İyi okumalar...
Menefer
Ayaklarım benden bağımsız babama doğru koşmaya başlamıştı. Önümde dönen hiçbir sahne zerre umrumda değildi. Kollarına, güvenli limanıma kavuşmak için koşarken boynuma değen soğukluk yerimde taş kesilmemi sağlamıştı. Dünya birden durduğu yerden devam etmeye başlamıştı. Gelen renklerle gözlerim önümde dikilen adamları gezmişti. Boynumdan akan sıvıyı hissedince elim istemsizce oraya gitmişti. Elimi kaldırıp baktığımda gördüğüm kan tüm algımı yerine getirmişti. Ruhum geri bedenime çekilirken canımın acısını şimdi hisseder olmuştum. Gözlerim bu defa babamın önünde tüm heybetiyle duran adama çevrildi.
Gözlerimiz birbirini bulduğu an da gözlerim yerinden çıkacak kadar açılmıştı."Sen..." fısıltıyla çıkan sesimi sadece ben duymuştum. Birde dudaklarımı okuyan adam anlamıştı beni.
Baştan aşağı zenginlikle çevrili bu adamı tanıyamadım bir süre. Beni içine çeken kara gözleri olmasaydı onu tanımak mümkün değildi.
Avucuma kolyemi bırakıp giderken bir daha onunla karşılaşmayacağıma emindim. Aklım bu sahneyi toplamakta zorlanırken arkadan bacağıma vurulmasıyla dizlerimin üstüne çökmüştüm. Diz çökmekten başka çarem var mıydı? Karşımda duran adam tüm ülkenin sahibiydi. O Firavundu, o bir tanrıydı. Adımları bana doğru dönerken saçlarıma yapışan eller başımı eğdi. Çok sürmeden saçlarıma eziyet veren eller geri çekilirken önümde duran ayaklarıyla gözlerimi yumdum.
Çeneme değen soğuk parmaklarla irkilirken başım yukarıya kaldırıldı."Kimsin?" dediğinde sorusu basitti. Beni bu gün bambaşka bir yerde bambaşka şekilde görürken bu sarayda ne işimin olduğunu soruyordu.
"Ben..." desemde kuracağım cümlenin devamı gelmemişti.
Gözlerime diktiği bakışları konuşmama engel oluyordu. İçimi okurcasına bakışları vardı. Aklımdan geçenleri zaten biliyormuş gibiydi.
"Benim kızım efendim." arkadan gelen babamın sesiyle Firavun'un boynu anlık olarak arkasına çevrilsede tekrar bana döndü.
"Kalk ayağa." dediğinde dizlerimin dermanı yoktu kalkmaya. Tüm vücudum zelzele olurmuşcasına titriyordu. Ayağa kalkarken yalpalayıp düşecekken kolumdan tutup beni yerime sabitlemişti.
Yerimde bembeyaz kesildiğime emindim. Kolundan kaçarken kollarımı birbirine çaprazlayıp önünde selam vermiştim."Firavun efendimize selam olsun." titreyen sesimle onu selamlarken gözlerim sıkıca yumuluydu.
"Kaldır başını." dediğinde yavaşça kalkıp gözlerimi kısa bir an babama çevirmiştim.
Gözlerinde ki çaresiz bakışların burada çok kötü olayların döndüğüne kanıttı.
"Adın ne genç hanım?" diyen Firavun ile başımı hafifçe eğip cevap vermiştim.
"Menefer efendim." dediğimde üzerimde olan bakışları beni çok geriyordu.
"Menefer, baban hakkında ne söylersin? Sence o nasıl bir adam?" dediğinde gözlerim şaşkınlıkla Firavun'a dönmüştü.
"Babam benim için her şeydir efendim." dediğimde kaşları hafif kalmıştı.
"Her şeyden kastın nedir?" dediğinde gözlerim babamı bulurken buruk bir tebessüm konmuştu dudaklarıma.
"O bazen bana kucak açan bir annedir. Bazen de beni koruyup kollayan en güçlü askerdir. Benim tanıdığım en iyi babadır. Başımın sıkıştığı her an da yanımda beliren kurtarıcım. Bazen de en iyi dersleri veren bir bilgedir." dedim bakışlarım Firavun'a dönerken.
"Peki baban güvenilir biri midir?" dediğinde kaşlarım çatılmıştı.
"Efendimiz yanlış anlamazlarsa beni bu ülkede en güvendiğim insan babamdır. Bu onun kızı olduğum için değil işlerine en yakından şahit olan biri olarak söylüyorum. Her yaptığı işini belgeler ve zabıt tutar." dediğim de başını sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Çiçeği
Ficção HistóricaUyarı: Kitap tamamen tarihi yansıtmıyor bir kısmı benim hayal ürünüm. ******* O hepimizin efendisi aşağı ve yukarı Mısır'ın sahibiydi. Diz çöktüm önünde... Başka şansım var mıydı? Koca semaya bakıp içimden geçenleri haykırmak istesem de sessiz kalmı...