Selam! Jk-2U dinleyerek yazıyorum ama o duygusallığı yansıtmamaya çalışıcam ASDFGHJKJHGDESWASDFGBHN
Bu arada biri spotify'a yüklesin şu coverları be kanayan yaram
İyi okumalar!!
***
Kendi kendime iç hesaplama yaşadığım ve onun kapımın önünde 3 dakika dikilmeme sebep olduğu günün üzerinden bir hafta geçmişti. O gece uzun uzun düşünmüş, daha hislerim veya his sandıklarım baştayken, yeniyken onları engellemeye karar vermiştim. Bu saçma düşüncelerimden vazgeçecektim, kendimi geri çekecektim. Çünkü bunlar başlı başına saçmalıktan ibaretti ve ben böyle birini hakkedebilecek güzellikte değildim zaten. Her aynaya baktığımda kendimden daha da nefret ederken, daha kendimi sevemeden nasıl birini sevebileceğimi düşünmüştüm bilmiyorum, ama bu bir haftada bunun olamayacağının farkına çok daha net varmıştım. Zaman gerçekten mantıklı düşünmeme yardımcı olmuştu. Aptalca düşüncelerimden kurtulmak içinse çok sık karşılaşmaya uğraşıyordum.
Bu sürede kendime aşılamaya çalıştığım şeyi başarmıştım ve artık çok bilincindeydim, ben öğrenciydim, o ise öğretmen. Dahası yok, olamaz da. Olmamalı da.
Açıkçası çok da zor olmamıştı, normal akışında hayatıma devam ediyordum işte. Sınıftakiler kestiklerini düşündüğüm zorbalıklarına devam ediyorlardı mesela son günlerde. Eskisi gibi, bağıra çağıra aşağılamayı götleri yemiyordu artık tabii, ama lavaboya gidip geldiğimde sıramda, sıramın altında, hatta kalemliğimin içinde bile çöp kovasının içinden alındığını düşündüğüm çöpleri buluyordum. Jackson bana baktığında midesi bulandığıyla ilgili konuşmalarına tekrar başlamıştı, onun yancısı olan ve zorbalıkları beraber yürüttükleri Bogum da iğrenç olduğum hakkında söylevlerine devam ediyordu.
Haklılardı aslında.
Her neyse, bu bir haftanın gelişmeleri bunlardı işte. Tabii ki uzaklaşmaya çalıştığım Bay Kim'e gidip de Jackson şöyle, Bogum böyle diye anlatmayacaktım değil mi?
Matematik dersinden çıkmıştık, bir ton not almıştım çünkü bu konuyu asla anlamıyordum, en zorlandığım konulardan biriydi kesinlikle. Ayağa kalktım ve hızlı hareketlerle sınıftan çıktım. Elimi yüzümü yıkamam gerekiyordu ve teneffüsün bitmesine 3 dakika kadar kaldığı için çok hızlı hareket ediyordum. Lavaboya girdiğimde içerisinin boşalmış olduğunu gördüm. Gözlerim aynaya takıldı, ağır hareketlerle yüzümün önüne gelen saçlarımı çektim ve yüzümü incelemeye başladım. Keşke Jackson gibi olsaydım, veya sınıfın diğer erkekleri gibi işte. Jimin gibi mesela. O çok güzeldi, çok sosyal değildi sınıftakiler gibi, ancak herkes onun etrafında dönerdi hep. Güzeldi çünkü. Onlar güzel olanı seviyorlardı.
Güzel olsaydım, beni de onlar gibi severler miydi?
Muhtemelen.
Bu düşünceler içerisinde gözlerime, burnuma, dudaklarıma ve sanki yeterince kusur yokmuş gibi dudağımın altında var olmuş bene dokundum teker teker. O esnada çalan zil beni kendime getirdi, toparlanmak amaçlı hızlıca yüzümü yıkadım ve kağıt havluyla kurulayıp saçlarımı yüzümün önüne perde yaptım. Hafifçe ıslanmıştı kıvırcıklarım, kurulamak için vaktim yoktu zaten, umursamamayı seçtim. Öğretmenler zili çalmadan sınıfıma girdim.
Hadi ama, yine mi?
Sadece 3 dakika olduğu için bunu yapmazlar diye düşünmüştüm, bu manzarayla karşılaşmamak için teneffüs bitimine yakın çıkmıştım sınıftan, sıradaki ders edebiyat olduğu için cesaret etmezler diye düşünmüştüm...
Sırama doğru ilerledim, çöp kokusuyla karşılaştım. Sorun değildi, temizlerdim. Sorun değil, dedim kendi içime.
Sorun değil...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look at Me | taekook
Fanfiction"Güzelliğinden mahrum etmesene insanlığı, belki gözlerini görür de ibret alır, çiçekler açtırır bu kirli dünya.."