Sınırı korumak

4.3K 457 309
                                    

SELAM! tüm bölümü detaylı detaylı okulda hazırladım arkadaşlar, okula eğitim için gitmiyorum ben SDFGHJKLKJHFDSZSDFGHJKL (yaşam koçum buraları okumasın.) 

Şimdi düzgün bir dille buraya geçireceğim, bu bölüm çook önemli :))

İYİ OKUMALAR!!

***

Gözlerimi bir baş ağrısıyla araladığımda, havanın aydınlandığını gördüm ve gözlerimi tahtanın üzerindeki saate çevirdim. Muhtemelen 20 dakika kadar sonra herkes yavaş yavaş gelmeye başlayacaktı, düzgün bir zamanlamayla uyanmıştım. Çoğunlukla kalkma saatlerim ben istemesem de düzenli olurdu zaten. Böyle düşüncelerle ayağa kalktım ve yüzümü yıkamak için okulun tuvaletlerine yöneldim. Okul boştu ve sadece elimi yıkayacaktım, bu yüzden sınıfın hemen karşısında olan kızlar tuvaletine girmekte sakınca görmedim. Ancak kapısı kilitliydi, mecburen koridorun en sonunda, en köşesinde olan erkekler tuvaletine doğru ilerledim.  Sanırım tek kilitli olmayan tuvalet buydu, görevlinin bu kaytarmasını şans olarak gördüm.

Kafamı bunları düşünerek olabildiğince ondan uzaklaştırmaya çalışıyordum. Ancak tüm bunlar, lavabo aynasıyla karşı karşıya gelene kadar sürdü, aynada yüzümü gördüğüm saniyeyle dün hissedemediğim tüm duygularımın boşalması bir oldu. Tüm o hissizliğin acısını çıkartırcasına ağladım ve bir yandan tezat olarak yüzümü yıkadım, lavabodan aldığım suyla gözlerimden akan suyu gizlemeye çalıştım, gizlemek istediğim küçük su damlalarını, üzerine daha büyük sular atarak yok etmeye çalıştım.

Tıpkı acılarımı gizlemek için üzerlerine daha çok acı ekleyerek yok etmeye çalıştığım gibi.

Bir iki dakikadan uzun sürmeyen ağlayışlarım ve kendimden nefret ettiğimi tekrar hatırlatma seansım bittiğinde, yüzümü kuruladığım kağıt havluyu çöpe atarak hissizliğime büründüm, sınıfıma girip sırama sindim. Ellerime çevirdiğim gözlerimle, kırmızı deriyi incelemeye başladım, gerçekten çok kötü olmuştu. Kanayan yerler kabuk tutamamış, kabarmıştı. İltihaplanacak gibi duruyordu, belli ki sarılması gerekiyordu ancak bu o kadar umurumda değildi ki.

Vücuduma yaydığı keskin sızının verdiği, düşüncelerimi uzaklaştıran; çaresiz ve bir o kadar da acımasız bir zevkti yaşadığım. Dediğim gibi, basitçe uyuşturucu.

Sınıf yavaş yavaş dolmaya başladı, önce bir arkadaş gurubu girdi, sınıfın arka altılısı. Şakalaşarak ve küfürler ederek oturdular, fark etmediler bile beni. Böylesi benim için çok daha iyiydi. Daha sonra yavaş yavaş tüm sınıf...

Ders programımı çıkarttım ve bugünün derslerine baktım, edebiyat var mı diye inceledim. 3 ve 4. dersler edebiyattı, bu beni hiç mutlu etmese de kaçamazdım ya.

Uyumayı ve ders kaçırmayı umursamadan başımı kollarım arasına gömdüm. Onunla ilgili düşünceler arasında kayboldum ve gözümden bir damla süzülmesine izin vererek uykuya daldım.

Bana salak olduğumu söyleyen sınıf haklıydı, Edebiyat Profesörüme aşık olup, olması gerektiği gibi reddedilince böylesine üzülecek kadar salaktım.

---

Gözlerimi bugün yaklaşık 6. defa araladım. Neredeyse her zil sesiyle uyanmıştım, bu da onlardan biriydi. Ancak bu kez ders edebiyattı, içimin korku ve endişeyle kasıldığını hissediyordum, deli gibi utanıyordum. Onun da beni sevmiş olabileceğini düşünüp elini tuttuğum için deli gibi utanıyordum.

Ellerime bu kadar kan yetmezmiş gibi bir de tırnak etlerimi kanattım. Bay Kim'in birazdan içeri girecek olması tamamen korkunçtu, sanki 3 gün önce karşısına rahatça gülebildiğim, konuşabildiğim, ondan gülümsemeler alabildiğim anlar hiç yaşanmamış gibiydi. Her şey bitmişti, bitmeliydi de zaten.

Look at Me | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin