Bencillik ya da Aşk

4.2K 465 152
                                    

SELAM KİZLARRRRR YAZARİNİZ SAHALARA GİRİS YAPTİİİİİİİİİİİ

bu enerjimi kime borcluyum SİZE BORCLUYUM 17K NE AYAYAYAYYYYY YERİM SİZİ

Size cok soft minnos bir bölüm yazdım, ancak zaten kısa sayılabilecek, ficin diğer bölümlerinin yarısı kadar oldu. CİDDİLİ KISA YANİ.

Gidişat için önemli bir bölüm, idare edin kizlar, üzgünüm :(

*

"Güzelim, küçüğüm, bebeğim... Tüm bu hitapların arasına bir yenisini daha eklememe izin verir misin, sevgilim olur musun?"

Ağızımdan benden habersiz çıkan sözcüklerin üzerine, bana kocaman açtığı gözleriyle bakmış ve öylece donup kalmıştı. Ben de şaşkındım aslında, ona bunu teklif etmek bir süredir aklımdaydı ancak şu an veya bugün söylemeyi kesinlikle planlamamıştım. Sadece hissetmiştim bir anda, doğru an bu demişti bana kalbim. Ancak şimdi Jungkook'un bir dakikaya yakındır kucağımda kaskatı kesilmiş bana bakıyor olması, içimi şüphelerle doldurmuştu.

Ya bunun için erken olduğunu düşünürse? Ya istemezse, ya reddederse beni? Elbette onu sevmeyi veya ona yakın olmayı bırakmazdım ancak gerçekten hayal kırıklığı olurdu. Acaba bunun için biraz daha düşünmeli miydim? Ya da daha fiili bir teklif mi isterdi, daha güzel bir teklif mi?

Hiç kimsenin duygularını bu denli umursamamış, hiç kimsenin düşünceleri hakkında zihnimde böylesine ihtimaller sıralamamıştım daha önce. Kucağımdaki bu çocuk, hayatımın istisnasıydı.

Başından beri ona deli gibi çekiliyordum, ancak şu son günler kalbim artık zıvanadan çıkmıştı. Ona körkütük, tüm damarlarımı ele geçirecek şekilde, tüm engellere, onun takıldığını bildiğim, siktiğimin statü farkına, öğretmeni olmama, yaşlarımıza rağmen aşık olmuştum, ötesi var mıydı?

Onu yanımda istiyor, içime saklamak, her saniye öpebilmek, elini tutabilmek ve kollarımın arasından salmamak için can atıyordum, ona baktıkça dudaklarım, kollarım sızlıyordu.

Kahretsin, ne ara bu seviyeye gelmiştim?

"Güzelim, bu seni rahatsız ettiyse cevaplamak zorunda değilsin."

"H-hayır, ben.." Transtan çıkarmış gibi sağa sola salladı başını.

"Ben, yani işin bu raddeye gelmesini hep... Hep hayal ettim Taehyung. Her defasında kalbim hızlandı, her defasında... Sana evet dediğim anı hayal ettim. Bunları düşünürken bana bunu hakketmediğimi fısıldayan bir taraf vardı hep ama... O zamanlar onu susturmak çok daha kolaydı. Şimdi fısıldamıyor, bağırıyor ve benim gücüm onu susturmaya yetmiyor artık- baksana halime! Tanrım, Taehyung sen harikasın anlıyor musun? İstediğin herkesi alabilecek konumdasın ve ben senin için doğru kişi olamam. Baksana şu kıyafetlerime! Evime bak, Hyung her şeyden önce yüzüme bak... Sen çok güzelsin, ben- Seni sevmem bencillik gibi hissettiriyor, elimde değil yemin ederim. Hayatımın en güzel zamanları seninle olduğum zamanlardı ama seni buna sürüklemek-"

Gözleri dolmuştu ve dudakları titremeye başlamıştı, gözyaşlarını engellemeye çalıştığını görebiliyordum. Yetersiz hissettiğini anlıyordum. Onu yavaşça kucağımdan yere bıraktım ve sağ gözünden akmak üzere olan bir damla yaşı baş parmağımla yakaladım. Lafını keserek konuşmaya girdim, "Bebeğim."

Afallayarak bakışlarını tekrar bana odakladı. Derin bir nefes alıp açtım içimi. "Sen benim için doğru kişisin, Jeon. Yıllarca seni aramış ve sonunda kavuşmuşum gibi hissettiriyorsun. O çok takıldığın evim, dışardan insanlara güzel görünebilecek olan evim, içinde sen yokken beni boğuyormuş gibi hissettiriyor, ama şimdi seninle içinde olduğumuz ufacık temizlik odası... Gayet yaşanılabilir geliyor, anlıyor musun? Çünkü sen varsın."

Tek bir tepki bile vermiyor, odağımın istemsizce kaydığı titremeyi kesmeyen dudağı ve cam gibi, yaş akıtan güzel gözleriyle izliyordu beni. Devam ettim, durduramadım kendimi.

"Ayrıca, nasıl güzel olmadığını düşünebilirsin? Şiir kitaplarında, romanlarda yazardı da anlamsız gelirdi hep, 'Bakmaya kıyamıyorum'. Hah işte tüm o şiir kitaplarına anlam kazandırdın sen küçüğüm. Bakmaya kıyamıyorum işte şimdi, güzelliğine bakmaya kıyamıyorum. Öyle güzelsin ki, sanki ilk sen yaratılmışsın da dünyadaki tüm güzellikler senin güzelliğine layık olabilmek için güzel. Anlatamıyorum, yüzüne baktıkça kalbime vuran tatlı sızıyı dile dökemiyorum. Gözlerime bak ve anla beni bebeğim.."

Aslında konuşmamın başından beri gözlerime bakıyordu yıldız gözleriyle, ancak hissettim, en derinlerimde hissettim. Son cümlemden sonra gözlerime baktı, ruhumu gördü bir tanem. Bakışlarını ruhumda hissettim, sanki çırılçıplak kaldım karşısında. İlk kez, gerçekten 'beni gördüğünü' hissettim. Ve şiir kitaplarında geçen bir söz daha onunla anlamlandı, bakmak görmek değilmiş, görmek için bakmak yetmezmiş ya...

"Taehyung... Eğer şimdi kabul etsem, evet yanıtını dudaklarımla versem sana, sevgilin olmak istesem, hemen şimdi bir sürü öpsem seni... Bencillik etmiş olmam yani, öyle mi?"

Tereddütsüz başımı salladım, "Öyle."

Çarpık bir gülümseme yerleştirdi önce yüzüne, sonra gülümsemesini genişleterek dudaklarıma atıldı, gülüşünden öptüm onu.

Öpücüklerim dişlerine, gözyaşlarımız dudaklarımıza taştı. Kalbim kalbine, ruhum ruhuna taştı, o benim içimi aşkıyla doldurdu, ben onun. Ruhlarımızı birbirlerine bağladık, sıraya ellerimizi yazdık...

***

EVET KISAYDI KIZMAYIN 😾😾

Arkadaslar üzerine bisey eklesem son paragrafin carpiciligı azalıyo, BUNU YAPAMAZDİM UZGUNUM.

Kısa da olsa bence cok tatlis bi bölümdü, umarim siz de ayni fikirdesinizdirrr 🥺💕

Kendinize dikkat edin, sizi seviyorum!

Look at Me | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin