SELAM KİZLARRRRRRR!
Daha önceki bölümü yayınlamadan yazıyorum bunu, temmuz 5. AMA Bİ TÜRLÜ PAYLAŞAMIYORUM YAZDIKLARIMI SON GÜNLERDE YAZILARIMA KARŞI O KADAR ÖZGÜVENSİZİM Kİ OF YANİ...
Oylar verildi,
O zaman, bölüme geçelim...
İyi okumalar!
***
Okullar dün iki haftalık tatile girmişti. Bu ara tatili aylardır bekliyordum, çünkü gerçekten bir tatile ihtiyacım olduğunu ilk kez hissetmiştim. Her ne kadar güzel olsa da bu kadar değişiklik sadece evde oturmaya alışık olan bünyem için ağır gelmişti bir şekilde, yorulmuştum, yorulmuştuk.
Şimdi dizlerime yatmış halde gözlerini kapatan Taehyung'un da yorulduğunun farkındaydım. Ama o kadar huzurlu görünüyordu ki, sadece yüzüne bakmak bile tüm yorgunluğumu bedenimden ayırıyordu. Genellikle hep onun dizine ben yatardım, hep bir şekilde onunla temasa ben girer, ya kucağında oturuyor ya da omuzuna başımı yaslamış halde vakit geçiriyor olurdum, ancak bu sefer işler biraz değişmişti. Gözlerinden uyku aktığını fark etmem ile, tatilde olmamızın da verdiği rahatlıkla; kahvaltıdan sonra dizlerime yatırmıştım onu. Kaşları çatık uyuyordu, ama yine de huzurlu olduğunu anlayabiliyordum. Saçları dizlerime dağılmıştı, ellerim de o dağınık kahveler arasındaydı.
Yaklaşık bir saattir uyuyordu, ve kaşları başından beri çatılı duruyordu. Uyurken edindiği alışkanlıklarından biriydi bu, kıkırdayarak sağ elimin işaret parmağını kaşları arasında masaj yapar gibi gezdirdim ve gevşettim. Ardından dudaklarına hafif bir öpücük bırakıp fısıldadım, "Şimdi oldu."
Telefonumdan gelen bildirimle, başının hareket etmediğine emin olarak uzanıp koltuktan aldım. Mesaj Hoseok ve Jimin Hyung ile olan gurubumuzdan gelmişti. Bu gurubu Hoseok oluşturmuş, gün içinde mesajlaşarak haberleşmenin daha mantıklı olduğunu söylemişti. Onlarla konuşmak gerçekten keyifliydi.
Hoseokla tanışalı bir buçuk hafta kadar olmuştu. Çok iyi anlaşmıştık, ve şaşırtıcı şekilde Jimin Hyung ile de çok iyi anlaşmışlardı. Hoseok gerçekten çok atılgan bir insandı, Jimin Hyung ve benim aksime. Ancak yavaş yavaş ikimizin de onun enerjisine ayak uydurduğumuzu hissediyordum. Okulda zamanımın çoğunu o ikisiyle geçiriyordum, gerçekten hayattan zevk almaya başlamıştım. Ayrıca üçümüz de okula yakın yerlerde oturduğumuz için, okul dışında da rahatlıkla görüşebiliyorduk.
On-on beş dakika kadar onlarla konuştuktan sonra, telefonu yanıma bıraktım ve bakışlarımı tekrar dizlerime çevirdim. Ancak uyuduğunu sandığım sevgilimin gülümseyerek bana baktığını görmemle bir anlık irkilerek yerimde sıçradım. O bu hallerime daha çok gülerken, uykudan boğuklaşmış sesiyle konuştu, bir yandan da uzanıp elmacık kemiklerimi okşadı.
"İnsanlarla sosyalleşiyor olman çok hoşuma gidiyor, bebeğim."
Telefonda arkadaşlarımla konuştuğumu anlamış olmalıydı, ona gülümseyerek cevap vereceğim esnada, yanaklarımdaki ellerinden yüzümü kendine çekerek dudaklarımı öptü aceleci bir tavırla. Gülümsememi genişleterek tekrar konuşmaya giriştim,
"Senin sayende."
"Hayır, senin çabanla."
Tam lafını bitirmişti ki, aklına bir şey gelmiş gibi dizlerimden doğrularak koltukta yanıma oturdu, bana dönerek bağdaş kurdu.
"Jungkook, sana birkaç gündür bir konudan bahsetmek istiyorum."
Meraklanmıştım, ben de aynı şekilde karşısına bağdaş kurup oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look at Me | taekook
Fanfiction"Güzelliğinden mahrum etmesene insanlığı, belki gözlerini görür de ibret alır, çiçekler açtırır bu kirli dünya.."