Keyifli okumalar!
Oy vermeyi unutmayın.Kafamı kaldırıp geldiğimiz binaya baktım. Çok katlı plaza tarzı bir binaydı. Görüntüsü bile lükstü. Binanın üzerindeki yazı ise bundan sonraki hayatımda hiçbir şeyin aynı olmayacağını kanıtlarcasına parlıyordu.
Karadoğan Holding.
Ben binayı incelerken yanımda beni izleyen dayıma döndüm. Ona dayı demek bile hâlâ çok garip geliyordu. Benim annemden, babamdan başka biriyle kan bağım olması bile garipti benim için. Ama bulunduğum durumda annemin annem olması hariç her şeyin yalan olduğu gerçeği içimdeki kendimi kapatma isteğini körüklercesine karşımda kanlı canlı duruyordu. Dayanmaya çalışıyordum. Kafayı yememek için, kendimi kaybetmemek için dayanmaya çalışıyordum.
Bakışlarımı bana güven verircesine gülümseyen dayımdan çekip tekrar binaya baktım. Çok yüksekti. Sağlam mıydı? Ya yıkılırsa? Hayır ben bu binaya giremezdim. Ben tekrar yaşayamazdım o günleri. Anılar bir karadelik misali beni içine çekerken istemsizce iki adım geriledim. Titrediğmi hissettim. Dayım önüme geçip kollarımdan tuttu. Bir şeyler söyledi ama duymadım. Sonrası ise tamamen karanlık...
❤️🩹❤️🩹❤️🩹
Gözlerimi açtığımda hiç bilmediğim bir odada yalnızdım. Artık bir yerlerde yalnız başıma uyanmak çok can sıkıcı olmaya başlamıştı. Ben her sabah annesi tarafından uyandırılan kızdım. Şimdi ise annem yoktu ve ben nerede olduğumu bile bilmiyordum.
Neler olduğunu hatırlamak için beynimi zorladığımda başıma saplanan ağrıyla inledim. Yavaşça yatakta doğrulduğum sırada kapı telaşla açıldı ve içeri koşar adımlarla yaşlı bir kadın girdi. Kimdi bu kadın? Gerilmiştim.
"İyi misin?"
Arkasında dayım belirince rahat bir nefes verip iyiyim anlamında başımı salladım. Dayıma sorarcasına döndüm, gülümsedi ve "Evindesin." dedi.
"Oğlum kim bu kız, söyleyecek misin artık? dedi yaşlı kadın. Oğlum mu? Yani annesiydi.
"Anne, senin kaç torunun var?"
"Üç ama ne alakası var torunlarımla bu kızın?"
"Torunlarınla çok alakası var. Artık senin üç değil dört torunun var."
"Eşek sıpası gencecik kızı nikahsız hamile mı bıraktın?" dedi çığlık atarcasına. Yaşından beklenmeyecek bir atiklikle ayağındaki terliği çıkarıp dayıma vurmaya başladı. Kendimi tutamayarak bir kahkaha attığımda dayım odanın içinde kaçmaya başladı. Annesi de peşinden koşuyordu. En sonunda köşeye sıkıştığında ellerini teslim olurcasına kaldırdı.
"Anne dur vallahi anladığın şey değil. Benimle alakası yok. Ablamla alakalı." Kadın annemin adını duyar duymaz duraksadı. Hareketleri yavaşladı.
"Nazan?" dedi titreyen sesiyle. O an anladım ki annemin yaptığı şey sadece çocuklarını değil, beraberinde birçok kişiyi etkilemişti.
Dayım annesine yaklaştı. "Ablam kaçtığında hamileymiş anne. Naz, onun kızı." dedi annesine sarılırken. Kadın titreyerek ağlamaya başlamıştı.
Biraz sakinleştiğinde bana döndü. Gözlerimizi buluşturarak yanıma adımladı.
"Ne kadar benziyorsun ona." Annemi düşünmek istemiyordum. Ağlamak istemiyordum. Gözlerim dolunca bir terslik olduğunu anladı. Kaşlarını çatarak dayıma döndü. "Nazan nerde? Neden kızını buraya getirdin?" Sözlerinin üzerine zaten aklımdan neredeyse hiç çıkmayan yaşadıklarımız tekrar aklıma geldi. Dudaklarımdan kopan hıçkırığı engelleyemedim. Kadının bakışları bana döndü. Hızla başını iki yana salladı. "Nazan iyi değil mi, kızım iyi?" Ağlamam daha da artınca ayağa kalktı. Dayımın yakasına yapıştı. "Söylesene nerde kızım?" diye bağırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıkım
Teen FictionKlişelerden uzak gerçek aile, abi ve asker kurgusudur. :) Bu yıkım hepsinden büyüktü, yerle bir olan şehirlerin yanında ben de yıkılmıştım. O enkazdan çıkmıştım ama öğreneceklerimden sonra hiç çıkmamış olmayı dileyeceğimden bihaberdim. Depremde haya...