Keyifli okumalar!
Oy vermeyi unutmayın. ❤️
Bölüm günlerini panomda duyuruyorum, haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz.Kafa dağıtmak için çıktığımız bu yolda resmen bir değil, iki değil, üç değil, tam dört tane dağ ayısına çarpmıştık. Öğlen güneşi tepemizden vururken, sakin bir kafede oturuyorduk. Sosyalleşme ve kafa dağıtma anlayışımız ne güzel ama değil mi? Uzanıp önümdeki limonatadan bir yudum aldım ve kafamdaki düşünceleri dile getirdim. "Bizim eğlenmeye diye çıktığımız bu yolda peşimize takılmanıza sesimizi çıkarmadık fakat bizim eğlenmemizi ve sosyalleşmemizi engelleme sebebinizi öğrenebilir miyim?"
"Gayet eğleniyoruz işte abicim, sosyalleşiyoruz hep beraber."
"Son yarım saattir dönen tek muhabbet Hale ve benim sohbetimiz. Ne sohbete katılıyorsunuz, ne aranızda konuşuyorsunuz sadece oturup bizi dinlemeniz çok can sıkıcı." Deniz abi karşımda oturuyordu ve söylediklerimin üzerine çaktırmadan yanındaki, etrafa rahatsız bakışlar atan Cihan Komutanı gösterdi. Gerçekten de gergin görünüyordu, şu an burada olmak istemediği belliydi fakat kendisi gelmek istemişti.
Hale de gergin havayı dağıtmak istercesine konuştu. "O zaman hep beraber bir şeyler oynayalım." Aklıma gelen şeyle gülümsedim, "Tabu." dedim Hale'ye bakarak. Dershanede bazen sınıftakilerle oynardık ve çok eğlenirdik.
"Evet tabu." dedi Hale. "Biz Naz'la aynı takımdayız."
"Haksızlık bu ama." dedi Umut abi.
"Tamam." dedim gülerek. "Sen de bizden ol."
"O hiç olmaz." dedi Deniz abi. "Umut komutanım bizden olacak, siz Cihan komutanımı alın." Cihan'ın delici bakışları önce Deniz'i buldu, sonra ise daha normal şekilde bize baktı. "Tamam." dedi.
Hale hemen telefonunu çıkardı, tabu uygulamasını açarak grupları ayarladı. İlk Hale anlatacak, Cihan ve ben bilemeye çalışacaktık. "Yap şovunu." dedim Hale kalkarken. Umut abi de onu kontrol etmek için yerini aldı.
Süreyi başlattıklarında gelen kelime her ne ise Hale'yi gülümsetmişti ve bu kolay olduğu anlamına geliyordu. Ekrandan ayırdığı gözleri direkt beni buldu. "Lise 2'de sana aşık olan, peşimizden ayrılmayan çocuğu hatırlıyor musun?" dedi gülerek. Umut abinin kaşlarını çatarak bana baktığını fark ettim.
"Yapışık Samet." dedim iğrenerek.
"Onun çatlak annesinin adı?"
"Saniye."
"Doğru, geç. Lisedeki biyolojiciyi rüyamda bana ne yaparken görmüştüm?" Kahkaha attım, sürekli saçma sapan rüyalar gören biriydi Hale. "Nail art."
"Yani nereye yapılır?"
"Tırnak."
"Doğru. En sevdiğin pijama takımının üstündeki desen, bir aralar üzerinden çıkartmıyordun." dediğinde bir anlık duraksadım, önceden üzerimden çıkarmadığım şimdi ise giyemediğim pijama takımımdan bahsediyordu. Tam kendimi toparlayıp cevap veriyordum ki takım arkadaşım benden önce davrandı. "Maymun."
Tüm bakışlar şaşkınlıkla Cihan'a dönerken o direkt bana bakıyordu. "O gün de üzerindeydi." dedi sadece. Diğerleri daha fazla üstüne düşmeden önüne döndüğünde ben bakışlarımı hâlâ çekmemiştim. Neden hatırlıyordu bunu? O gün kurtardığı tek kişinin ben olmadığıma emindim, kurtardığı herkesin üzerindeki kıyafetin desenini hatırlıyor muydu? Ben soru işaretleri ile ona bakmaya devam ederken o bakışlarını tekrar Hale'ye çevirdi.
Ben de dikkatimi zar zor toplayarak Hale'ye döndüm, geri kalan kelimeleri bizim mükemmel uyumumuzla bilerek toplam 7 kelime bilmiştik. Anlatma sırası karşı tarafta, Umut abideydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıkım
Teen FictionKlişelerden uzak gerçek aile, abi ve asker kurgusudur. :) Bu yıkım hepsinden büyüktü, yerle bir olan şehirlerin yanında ben de yıkılmıştım. O enkazdan çıkmıştım ama öğreneceklerimden sonra hiç çıkmamış olmayı dileyeceğimden bihaberdim. Depremde haya...