Tekrardan merhaba.
Medyadaki şarkıya bu aralar takmış durumdayım, Allah oda arkadaşlarıma sabır versin. owhdoejdoap
Keyifli okumalar!
Bazı kırılma noktaları olurdu her insanın hayatında. Benim kırılma noktam 6 Şubat'tı. O deprem olduğunda, ben enkaz altında kaldığımda, annem yanımda can çekişirken kafamda birçok düşünce vardı. Bundan sonra hayatımda hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Altüst olmuştu hayatım, kırılan tek şey bir fay hattı değildi, yıkılan sadece binalar değildi.
Bu yıkım hepsinden büyüktü, yerle bir olan şehirlerin yanında ben de yıkılmıştım. O enkazdan çıkmıştım ama öğreneceklerimden sonra hiç çıkmamış olmayı dileyeceğimden bihaberdim.
Yalnız bir çocuktum hep, çok arkadaşım yoktu, akrabalarım yoktu, benim babam bile varken aslında yoktu.
Babaları kız çocuklarının kanayan yarası olmamalıydı. Babaları ilk aşkları olmalıydı, babaları sığınacak limanları olmalıydı. Hiçbir çocuk babasının varlığıyla savaşmamalıydı. Keşke babam olmasaydı, diye düşünen kız çocukları hiç var olmamalıydı.
Fırat abimle tüm öğleden sonramızı beraber geçirmiştik, beni eve bıraktığında hava çoktan kararmıştı.
Eve girdiğimde dayım evde değildi. Dedemle beraber işleri olduğunu söylemişti anneannem. Beraber sofrayı hazırlamıştık. Şimdi de dayım ve dedemi bekliyorduk. Kapının çalmasıyla koştum. Ulaş Bey'den sorulacak hesabımız vardı ama benim iyiliğim için yaptığını bilecek kadar tanıyordum onu, en önemlisi güveniyordum. O yaptıysa bir bildiği vardır.
Kapıyı açtığımda muhteşem ikili karşımda duruyordu. Dayımın elinde bir kutu vardı. Kenara çekilip geçmeleri için yol verdim.
"Hoş geldiniz."dedim gülümseyerek. Özellikle dayıma bakıyordum ama onun ruhu bile duymuyordu. Biraz aklı 5 karış havadaydı.
Peşlerinden içeri girdim. "Ellerinizi yıkayın gelin, sofra hazır."
Ellerini yıkayıp dönmeleriyle hep beraber mutfağa geçip sofraya oturduk. Yemek sessiz geçmişti. Anneannem ve dayımla beraber mutfağı hallettikten sonra salona geçtik.
Dayım eve girerken elinde olan paketi alıp yanıma geldi.
"Naz'ım bu sınav hediyen. Sana güveniyoruz, sonucun iyi de olsa kötü de olsa yanındayız." dedi kutuyu elime verirken. Şaşkındım ve gözlerim dolmuştu. Böyle düşünceli oldukları için çok şanslıydım. Hızla dayımın boynuna atladım, ağlamaya başladım. Duygu yoğunluğu fazla gelmişti.
Beni kendinden uzaklaştırdı ve gözlerimizi buluşturdu. "Zırla diye almadık o hediyeyi kızım sana. Ayrıca aç da bir bak önce, belki test kitabı aldık." dedi bir yandan burnumu sıkarken. Gülerek elinden kurtuldum.
Pakete uzanıp aldım ve yırttım. İçinden büyük bir kutu çıkmıştı, çok heyecanlanmıştım. Titreyen ellerimle kutuyu çıkardım. Üçü de pürdikkat beni izliyordu.
İçinden çıkan paketle gözlerim irileşti. Doğru gördüğüme emin olmak için tekrar baktım. Bana son model bir bilgisayar almışlardı. "Bu çok pahalı bir şey kabul edemem." dedim.
"Bunca sene bizsiz kutladığın doğum günlerine say kızım." dedi anneannem.
Dedemle göz göze gelmemle kutuyu bırakıp yavaşça ayağa kalktım ve dedeme doğru adımladım. Tam önünde durdum, dizinin üzerindeki elini alarak öptüm ve başıma koydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıkım
Teen FictionKlişelerden uzak gerçek aile, abi ve asker kurgusudur. :) Bu yıkım hepsinden büyüktü, yerle bir olan şehirlerin yanında ben de yıkılmıştım. O enkazdan çıkmıştım ama öğreneceklerimden sonra hiç çıkmamış olmayı dileyeceğimden bihaberdim. Depremde haya...