Son dersteydik. İlk üç ders uyuduğum için şuan kendimi gayet iyi hissediyordum. Ama yinede iki saat fiziği kaldırabileceğimden emin değildim.
Bu sene ders programımızda sadece bir gün fizik dersi yoktu. Yazılı ortalamalarına göre hangi sınıfın dersi daha düşükse o dersi daha fazla koymuşlardı. Kesinlikle sınıfta hiç birimiz fizik dersini sevmiyorduk.
Şuan edebiyat dersindeydik. Yaşlı bir adamdı. Katıydı. Derste uyuyanı veya konuşanı gördüğü gibi müdürün odasına yollardı. Hepimiz bu adama kıl kapıyorduk.
Ders zili çaldığı gibi Hoseok ayaklandı ve konuştu.
"Jungkook, seni Bay Kim'in evine bırakmamı ister misin? Tek gidemezsin, uzaktır şimdi orası."
Gülümsedim.
"Hayır Hoseok evi yakın. Hem o beni götürecek evine. Öyle konuşmuşlar annemle. Hadi görüşürüz."
İkisininde yanağına bir öpücük kondurduktan sonra öğretmenler odasına doğru ilerlemeye başladım. Taehyung bana çıkışta öğretmenler odasına gelmemi söylemişti. Benimle orada buluşacak sonra da evine götürecekti.
Öğretmenler odasına girdiğim gibi karşıma çıkan kahverengi saçlı adamla duraksadım. Namjoondu. Benim en sevdiğim kardeşim, arkadaşım ve hyungumdu. 8 yıldır tanışıyorduk ve şuan da burada olması beni şaşırtmış aynı zamanda mutlu etmişti.
Namjoon hyunga çaktırmadan yanına gittim ve arkasından sarıldım. Sarıldığım an kısa bir süre duraksadı. Sonra "Jungkook!" Dedi.
Güldüm ve bana dönünce kollarımı sıkıca boynuna sardım.
"Beni nasıl tanıdın hyung? Yüzümü bile göstermemiştim"
O da güldü ve yüzünü boynuma gömdü.
"8 yıldır kokunu ezberledim güzelim. tanımamam mümkün mü?"
Tekrar güldüm ve kollarımı boynundan çektim. Onun elleri ise hala beilmdeydi.
"Bir haftadır görüşemiyoruz. En azından arasaydın hyung."
"Artık bu okulda çalışıyorum güzelim. Yeni matematik hocana merhaba de."
Bu habere sevinmiştim. Matematik hocamı hiç sevmezdim. Fazla egoluydu. Bize sürekli üniversitede ki başarılarını anlatıyordu.
Namjoon hyungun yanağına bir öpücük kondurup geri çekildiğimde tam yanımızda duyduğum öksürük sesi beni germişti.
Taehyung -yeni fizik hocam- kollarını önünde bağlamış dikkatle bize bakıyordu.
"Çıkmamız gerekiyor Jungkook. Sanırım hyungunla daha sonra konuşabilirsin."
Namjoon hyunga baktım bana sorun yok der gibi bakınca Taehyung'a dönüp başımı aşağı yukarı salladım. Namjoon hyung sanırım bu özel ders olayını biliyordu.
Beraber çıkışa doğru ilerlediğimiz sırada bana döndü.
"Kaç yaşındasın Jungkook?"
"18."
Başını sallayarak onayladı beni. Arabaya geldiğimizde hemen ön koltuğa oturdum. O da yanımda yerini alınca kısa bir süre duraksadı ardından arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
Arabanın dikiz aynasından sürekli onu izlemek istesem de beni yakalayacağını biliyordum. Bu yüzden hiç böyle bir şeye başvurmamıştım.
"Bay Kim, bir şey sorabilir miyim?"
Başını salladı.
"Neden öğrencilerinize evinizde ders veriyorsunuz?"
"Öğrencilerime ders vermek için ayrı bir odam var Jungkook. Bu yüzden öğrencileri evime davet ediyorum."
"Anladım."
Gülümsedi yavaşça. Dudaklarının kenarları kıvrıldı. Size yemin ederim ki o an tüm nefesimin bittiğini hissettim. Gülümsemek ona çok yakışıyordu. Fazla güzel duruyordu yüzünde gülümsemesi. Hızlıca gözlerimi kapattım gülümsemesini görmemek için. Ancak bunun aptalca bir hareket olduğuna karar verip gözlerimi tekrar açtım ve yolu izlemeye başladım.
***
Eve geldiğimizde bana odayı gösterdi ve orada beklememi istedi. Onu onaylayıp odaya geçtim ve iki sandalyeden birine oturup odayı incelemeye başladım.
İçeri girdiği gibi onun vücudunu inceledim. Altına gri bir eşofman üstüne de beyaz bir tişört giymişti. Kesinlikle onun bu salaş halini daha çok sevmiştim.
Elindeki ders kitaplarını masaya bıraktı. Ardından eline bir kalem alıp sorulardan birisini önüme koydu ve anlatmaya başladı.
Benim gözlerim ise soruda değil ellerindeydi. Uzun ve ince parmakları vardı. Esmer elleri kesinlikle bu hayatta gördüğüm en güzel ellerdi. Ben bu adamdan neden bu kadar etkilendiğimi anlamamıştım. Ama içimdeki bir ses bu hayatta görüp görebileceğim en yakışıklı adam olduğu için böyle olduğunu söylüyordu. Ben ise sadece onunla sınırlı kalması için dua ediyordum.
Evet işte benim sözlerimin geçerliliği bu kadardı.
Soruyu anlatmaya devam ederken birden sandalyeyi daha çok bana çekti. O soruyu anlatmaya devam ederken benim tek hissettiğim bacağıma değen bacağıydı.
Gözlerimi büyütmemek için zor dururken o bunun hiç umrunda değilmiş gibi anlatmaya devam ediyordu.
Birden bakışları başa döndü ve konuştu.
"Mola verelim."
Söylediği şeyle hızlıca başımı salladım. O ise benden aldığı onayla gülümsedi ve salona doğru ilerledi. Bende onun peşinden gittim.
"Kahve yapacağım alır mısın?"
Kahveye bayılırdım bu yüzden onu reddetmemiştim. O kahvelerimizi hazırlamaya başlarken ben ise salonda oturmuş ellerimle oynuyordum.
Birden odaya girmesiyle elindeki kahveyi alıp geri yerime oturdum. O da aynı şekilde karşıma oturdu ve bana doğru konuştu.
"Namjoon okulun yeni matematik öğretmeni. Onunla fazla yakınsınız sanırım."
Gülümsedim ve konuştum.
"Namjoon hyung ile 8 yıldır tanışıyoruz ve en yakınım diyebilirim. Çok değerli benim için."
Gözlerinin gülüşümde uzun süre takılı kalması beni germişti. Ama rahatsız olduğumdan değildi. İlk defa birinin gülüşüme bu kadar farklı bakmasıydı.
Namjoon hyung ile ilgili anlattıklarından sonra omuz silmiş ve kahvesini içmeye devam etmişti.
Ben bu özel ders işini çok sevmiştim.
***
Seeelamm💕💕💕
Nabunuz bebeklerim🤭
Suraya yazack bir sey bulamıyorum artık ya
Neyse
Gorusuruk bebislerim!!! 🤍🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Physics Teacher | Taekook
FanfictionLise son sınıf öğrencisi Jungkook ve okula yeni gelen fizik öğretmeni Kim Taehyung. Semetae Ukekook Taehyung:23 Jungkook:18 Küfür ve smut içerir! #10- taekook #1- Fizik