Bugün günlerden cumartesiydi. Haftanın Taehyung ile yapacağımız son dersiydi. Hafta içi başka gün müsait olmadığı için dersimizi cumartesiye almıştı.
Taehyung ile ders çalışmayı seviyordum. Normalde fizikten nefret eden biriydim ama Taehyung ile çalışınca güzel geliyordu. O yüzden bana özel ders vermesinden şikayetçi değildim.
Şuan annemle sabah kahvaltısı yapıyorduk. O bana arkadaşlarının ona doğum gününde aldığı hediyeleri anlatıyordu. Bende anneme çok güzel bir bileklik, kolye, yüzük, küpe seti almıştım. Çok beğenmiş ve beni öpücüklerle boğmuştu.
Birden konuyu değiştirdi ve bana soru sordu.
"Bay Kim ile dersiniz var değil mi?"
"Evet anne bugün 2 saat dersimiz var. Yarım saat sonra çıkacağım bende."
"Tamam bebeğim. Hadi sen git hazırlan. Bende burayı toparlayacağım."
Annemi onaylayıp başına bir öpücük kondurmuştum. Daha sonra odama çıkmış ve hazırlanmaya başlamıştım.
Dolabımdan ne giyeceğimi seçerken gözüme beyaz şortum takıldı. Beyaz şort kısaydı ve biraz feminen duruyordu. Beyaz kot şortumu üzerime geçirdim. Üstüne de bol beyaz bir tişört giydim. Aksesuar olarak sadece bir küpe taktım. Dudaklarımı da nemlendirdikten sonra telefonumu ve cüzdanımı alarak evden çıktım.
Her zamanki gibi taksiyle gitmiştim. Eve geldiğimde derin bir nefes aldım ve zile bastım. Yaklaşık 10 saniye sonra kapı açıldı ve Taehyung'un donduğunu hissettim.
Siyah gözleri her yanımda dolaşıyordu. Beni içeri almak için ger hangi bir cümle söylemiyor veya kapının önünden çekilmiyordu. Bende hafifçe gülümsedim ve elimi salladım.
"İçeri girebilir miyim?"
Sanki uykudan uyanmış gibi bir an sıçradı ve başıyla onaylayıp kapının önünden çekildi. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Beyaz kısa çoraplarım kombinimle çok uyumlu gözüküyordu. Bu beni bir an sevindirmişti.
Her zaman olduğu gibi yine ders çalışacağımız odaya geçtik. Ben sandalyeye kurulurken o da yanıma oturdu ve kitapları açmaya başladı.
"Nasılsın Jungkook?"
Gülümseyerek cevapladım.
"İyiyim Bay Kim. Siz nasılsınız?"
"Aynı."
Kısa süren bu sohbetten sonra dersi anlatmaya başlamıştı. Ama uzaktık. Yani benden gerçekten uzak durmuştu ve uzak durmaya çalışıyor gibiydi. Aramızdaki mesafeye bakınca bu düşüncem de haklı olduğumu anladım ama sesimi çıkarmadım.
Yaklaşık 10 dakika sonra masaya dayadığı kolu ani bir refleksle masadan düştü ve eli bacağıma değdi. Ben tam iyi misiniz diye soracakken o sanki yasaklı bir maddeye dokunmuş gibi hemen elini bacağımdan çekmişti. Bana bakmamaya çalışıyordu. Ama o an anlamıştım.
Şort giydiğim için benimle temas kurmamıştı. Çıplak tenim eğer onun koluna veya eline değerse rahatsız olacağımı düşünmüştü. Rahatsızlık duymamam için kendini benden uzak tutuyordu ve ben bu düşünceye saatlerce ağlamak istemiştim.
"Bay Kim."
Birden gözlerini bana çevirdi ve yüzümü inceledi.
"Benden uzak durmanıza gerek yok, biilyorsunuz değil mi? Temastan rahatsız olmuyorum, merak etmeyin. Böyle davranmayın lütfen."
Bir süre yüzüme baktığında gözlerindeki değişik duyguya şahit oldum. Çıtımı çıkarmadım. Bir süre daha beni izledikten sonra beklemediğim bir şey yaptı.
Kendi sandalyesini bana çekmek yerine iki dizimin arasından bana temas etmeden sandalyeyi tuttu ve beni kendisine çekti.
Beni kendine çektiğinde bir an şok yaşadım. Çünkü çok ani yapmıştı ve bir an düşecekmiş gibi hissetmiştim.
Çıplak bacağım onun gri esofmanının üzerinden temas ediyordu. Bu bile benim kalbimi harekete geçirmek için yeterliydi.
Bakışlarımı en sonunda yüzüne çevirdim. O da beni izliyordu ve eli hala sandalyeyi aynı yerden tutuyordu. Yaklaşık 10 saniye sonra derse geri döndü ve anlatmaya devam etti.
Ona çaktırmadan bacağımı bacağına daha çok bastırıyordum. Bacağının sıcaklığını hissetmek istermiş gibi bacağımı hareketlendiriyordum.
Bir saat sonra kalemi bıraktı ve hafifçe iç çekti. Dersimiz bitmişti ve açıkçası bende yorulmuştum.
O boynunu arkaya öne kütletirken onu incelememek için kafamı öne eğmiş ve ellerimle oynamaya başlamıştım. Gerçekten adamın her zerresini izleyesim vardı.
"Jungkook."
"Hm?"
Birden çenemi çok yumuşak bir şekilde tutmuş ve yukarı kaldırıp yüz yüze gelmemizi sağlamıştı. Yüzlerimiz yakındı ve bu kadar yakın olduğumuz için utanıyordum.
"Neden bana bakmıyorsun?"
Gelen soruyla kaşlarım çatılmış ve gözlerim büyümüştü.
"Bakmıyor muyum? Bakıyorum işte."
Dudaklarının çok küçük bir şekilde kıvrıldığını görmüştüm. Ama bu kısa sürmüştü. Hemen eski halini almıştı.
Parmakları biraz çenemi okşamış ardından bırakmış ve benden uzaklaşmıştı.
"Tuvalete gidip geleceğim."
Ayaklanıp kapıya doğru ilerleyip odadan çıkmıştı.
O çıktığı an elimi kalbime koymuştum. Hiç iyi hissetmiyordum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Yerinden çıkıp uçacakmış gibiydi. Acaba hızlı atan kalbimi hissetmiş miydi?
Kendime ve saçlarıma çeki düzen verdiğim sırada içeri o girmişti.
"Bay Kim ben artık gidebilir miyim?"
Kısa bir an yüzüme bakmıştı. Hep böyle oluyordu. Ben konuştuğum veya bir soru sorduğum zaman kısa bir süre yüzüme bakıyor -ya da inceliyor- ondan sonra bana cevap veriyordu.
Beni başıyla onaylamıştı. Ardından konuşmuştu.
"Seni eve ben bırakacağım. İtiraz istemiyorum Jungkook."
***
Selam💗💗
Yb🤭
Gorusuruk bebislerim!!! 🤍🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Physics Teacher | Taekook
FanfictionLise son sınıf öğrencisi Jungkook ve okula yeni gelen fizik öğretmeni Kim Taehyung. Semetae Ukekook Taehyung:23 Jungkook:18 Küfür ve smut içerir! #10- taekook #1- Fizik