Bugün cumartesiydi. Çıkışta Taehyung ile dersimiz vardı ve her zamanki gibi onunla onun evine gidecekim. Dört aydır böyleydi. Artık alışmıştım. Ders saatlerimiz zaten çok sık değişiyordu. Her zaman aynı günde yapmıyorduk. Ne zaman uygun olursak o zaman dersi işliyorduk.
Taehyung'un beni almaya gelmesine bir saat kala çıkıp biraz hava almak istemiştim. Yaşadığım duygu karışıklıkları, dersler, sınavlar derken biraz temiz havada yürümeye ihtiyacım vardı.
Anahtarımı ve cüzdanımı aldıktan sonra kapıdan çıktım. Dışarı çıktığım gibi büyük bir nefes aldım. Sahi, ne zamandan beri temiz havada tek başıma yürümüyordum?
Bir bakkala girdim. Muzlu süt ve bisküvi aldım. Banka oturup onları yemek istiyordum. En sevdiğim şeylerdi.
Parktaki banka oturup bisküvimi ve muzlu sütümü içmeye başladım. Tanrım, bu şey dünyanın en güzel içeceğiydi!
Bisküvimi yediğim zaman dudaklarımdan beğenircesine bir mırıltı çıktı. Yemek yemeyi fazla seviyordum sanırım.
Ben önüme dönmüş bir şeyler atıştırırken yanıma birinin oturduğunu hissetmemle duraksadım. Bu koku... Tanıdıktı.
Kafamı düşündüğüm kişi olmaması için dualar ederek yana çevirdim. Maalesef gördüğüm beden tüm beyin hücrelerimin alev almasını sağladı.
Babam, ya da sadece kan bağımızın olduğu herhangi birisi.
Beni sırıtarak süzüyordu. O kadar iğrenç gelmişti ki o an gözüme. İştahla yediğim bisküvimi yanıma bırakmıştım. İştahım tümüyle kaçmıştı. Midem bulanıyordu. Başımın da yavaştan ağrımaya başladığını biliyordum.
"Naber oğlum?"
Tek kelime etmedim. Bana oğlum deme diye bağırmak istedim, olmadı. Dudaklarım asla açılmadı. Yerimden kalkamadım. Kalktığım gibi düşüp bayılacakmış gibi hissediyordum.
"Hadi ama! Babanla bisküvini paylaşmayacak mısın?"
Yine cevap vermedim. Yerimden kalkamadım. Öylece yerimde oturdum.
Bir elinin saçlarıma gittiğini hissettiğimde titredim ve çığlık atarak koşmaya başladım. O az önce bana dokunacaktı. Bunu düşünmek bile kriz geçirmeme neden oluyordu.
Köşeyi döndüm ve arkama bakınca bir arabaya bindiğini gördüm. Beni arabayla takip edeceğini anladım ve büyüttüğüm gözlerimle etrafta taksi aramaya başladım.
Sol taraftaki gördüğüm taksi durağı ile oraya koştum ve beni gören adam hemen taksiyi çalıştırdı. Bir şeyler olduğunu anlamış olmalıydı.
Taksiye bindim ve birkaç saniye nereye gideceğimi düşündüm. O kadar aceleyle gelmiştim ki nereye gideceğimi unutmuştum.
Anneme gidemezdim. Endişelenirdi. Bir kaç ay dışarı çıkmama izin vermez katı kurallar koyardı. Hoseok ve Jimin hyungta evde yoktu. Namjoon hyung ise özel derste olacağını söylemişti.
Tek bir seçenek kalıyordu; Taehyung.
Beni geri çevireceğini asla düşünmüyordum. Bu yüzden taksiciye Taehyung'un evini tarif etmeye başladım.
Sık sık arkama bakıyordum. Siyah araba gözüküyordu. Beni takip ediyordu. Tüm korkuyu iliklerime kadar hissederken beni yakalarsa neler neler olabileceği gerçeği yüzüme soğuk su gibi çarpmıştı.
Taehyung'un evine geldiğimizde taksiciye parayı uzattım ve üstünün kalması gerektiğini söyledim. Bir kaç kez hızlıca Taehyung'un evinin ziline bastım. Çok korkmuştum. Beni takip eden siyah arabası bulunduğum yere daha çok yaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Physics Teacher | Taekook
FanfictionLise son sınıf öğrencisi Jungkook ve okula yeni gelen fizik öğretmeni Kim Taehyung. Semetae Ukekook Taehyung:23 Jungkook:18 Küfür ve smut içerir! #10- taekook #1- Fizik