29. Bölüm: Geçmiş Pişmanlık

23 4 6
                                    

Sonunda bu bölüme geldik. İlk bölümde aldığım alıntı bu bölüme aitti. Benim için kırılma noktası gibi bu bölüm iyi okumalar.

Tekrar o güne dönmek istedim hıçkıra hıçkıra ağladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Tekrar o güne dönmek istedim hıçkıra hıçkıra ağladım. "yardım edin ne olur yardım edin" dedim. Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Hazala baktım son kez, ayağa kalktığımda.

Etrafıma baktım yerde yatan Anya'yı gördüm ne kadarda kıskanmıştım onları şimdi kanlar içinde yatıyordu.

Irazı gördüm yanında yatan Efranı onlarla geçirdiğim az olsada vakitler geldi aklıma.

Bu hissettiğim duygunun tarifi neydi sahiden? Ruhumun çektiği acı, tüm yaşananlar o kadar ağır geliyordu ki artık beynimde ki sesleri susturamıyordum şimdi aylar önceye dönebilsem yine aynı noktada olur muydum?

Haykırışlarım yankılanıyordu her yerde, acı dolu, kaybetmenin çığlıklarını atıyordum. İçimde ki yangın sönmüyordu. Herkesin sonunu ben getirmiştim. Bunun bilinciyle daha çok ağladım.

Bazı anılar yarım kalır.
Yapılacaklar yarım kalır.
Sözler biter, bir anda.
Oysa konuşulacak çok şey varken.
Bazı sevgiler, dostluklar, yarınlar
Yaşanacak koca bir ömür yarım kalır.

Sözlerim yoktu acı dolu, ne söylenir, nasıl feryat edilir bilmezdim ben. Artık onları kurtaramazdım ama kurtarmam gerekenler vardı. Benim savaşım yeni başlıyordu kalbimin acısı kadar, kalbimin attığı kadar yakacaktım.

Koşmaya başladım eğitim odasına girdim. Hızlıca üstündekileri çıkartıp dolaptan tulumu giydim. Dikişim acısada o kadar umursamadım ki.

Önce oku sırtımı astım sonra kılıcı. Tulumumun bacak kısmına hançeri yerleştirdiğimde.

Başka bir hançeri elime aldım. Nereye gittiğimi bilmiyordum ne yapacağımı bilmiyordum. Zemheri demişti ona nasıl ulaşırım bilmiyordum. Hızlıca saraydan çıktı.

Ahıra doğru koştum etrafta yatan bir sürü beden vardı. Ahıra girdiğimde Zeusa baktım Heraya göre daha hızlıydı.

Ahırdan çıkartıp kolyemi tuttum. "Nolur beni zemheriye götür" dedim. Zeus'un sırtına bindiğimde. Koşmaya başladı nereye gittiğini bile bilmiyordum ama başka çarem yoktu.

Zeus ile yolcuğum kaçıncı saatiydi bilmiyorum üşümeye başlamıştım. Nede güzel başlamıştı bu gün oysa sabaha geri dönmek istedim.

Saatler sonunda bir sarayda durduğunda kapında duran nöbetçiler bana doğru koştu. "Prenses Duru bu" dedi içlerinden birisi.

"Prenses bu saate ne işin var burda?" Dedi Zeus'tan nasıl indim bilmiyorum. "Neresi burası?" Dedim nefes nefese.

Nöbetçilerden birisi "Hayal krallığı efendim." Dedi derin bir nefes aldım "yardım edin bana." Dedim.

Rüyada TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin