Destan duyduğu sesle şok oldu. Yutkundu.
"Aç kapıyı Destan, aç şu laneti konuşalım!" Ağzını kapatarak gözyaşını tutamadı. Boşta kalan elini kapıya koyduğunda Şeyhmus sinirle söylendi.
"İçerde olduğunu biliyorum Destan kaçamazsın." Gözyaşını silerek derin bir nefes aldı.
"Bırak beni git artık Şeyhmus!"
"Neden lan neden? Destan bu kapıyı açmazsan kırarım duydun mu beni? Bu kapıyı kırarım!" Şeyhmusun kıracağını biliyordu. Gözü dönmüştü hissedebiliyordu. Son kez yüzünü görmek için açmak istedi fakat vazgeçti. Lakin şöyle bir sıkıntı var. Eğer açarsa ona yenilebilirdi.
"Açamam ne olur git!"
"Konuşup gideceğim söz, hadi aç şu kapıyı!" dediğinde tekrar nefes alıp verdiğinde gözyaşlarını silip titreyen elleriyle kapıyı açtığında Şeyhmus karnını tutuyordu.
"Se_senin kanaman var."
"Başlatma şimdi kanamaya neden gittin?" Kapıyı açık bırakıp gitti Destan. Şeyhmus öfkeyle kapıyı örttüğünde
"Sana diyorum Destan neden? Başka biri mi var söylesene?"
Destan duyduğu şeyle öfkeyle tokatı attığında genç adamın eli yanağındaydı. Öfkeli bakışlarıyla yanındaki kadına çevirdi.
"Yoruldum. Anlıyor musun ben yoruldum? Seni sevmek beni yoruyor, bu yaşadıklarım beni yoruyor lanet olsun! O kadın hayalet gibi o evde bizim aramızda anladın mı beni he anladın mı? Ben nefes alamıyorum Şeyhmus!" Haklıydı o ev artık ona mezar olmuştu. Karanlığın içine gömüldükçe gömülüyor. Tek sıkıntı vardı. Kurtarıcısı sadece Şeyhmustu.
Destana sıkıca sarıldı. Kokusunu içine çekti.
"O ev problem deseydin. Başka eve taşınırdık Destan sen ve ben sadece!"
"Olmuyor ya olmuyor beni anlamıyorsun! Evlendiğimiz o an benimle ilklerini yaşayacaktın olmadı anladın mı olmadı? O lanet gün gitmiyor aklımdan Şeyhmus. Ben seni kaybettim sandım kaybettim."
Şeyhmus en sonunda tutkuyla genç kızı öptüğünde Destan kollarını genç adamın boynuna sardı.
"Yapma bizi bırakma!" Tekrar öptüğünde Destan geri çekildi.
"Dayanamıyorum Şeyhmus kalbim acıyor."
"Destan bizsiz yapabilecek misin?" Yapamazdı. Onun nefesi, sesi, dokunuşu olmadan nasıl yapabilirdi ki? O kadar çok alışmıştı ki Şeyhmusa her şeyi o olmuştu. Peki ya şimdi her şeyi olan adamdan vaz mı geçecekti?
"Destan." Genç kız yaranın kanadığını gördüğünde
"Hadi gel pansumanını yapalım olur mu?" Genç adamın elini tutarak yatağa oturttu. Kendisi banyodan gerekli olan ilk yardım çantasını aldığında Şeyhmustan ceketini ve gömleğini çıkarmasını istedi. Ceketini çıkarttığında ikisinin resmini gördüğünde resmi aldı.
"Bu anıları yok mu edeceksin Destan?"
"Şeyhmus lütfen."
"Hala bizi önemsiyorsun. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik neden Destan? Neden şimdi gittin?" Genç adam bir yandan genç kızın kolunu tutarken içindeki öfkeyi tekrar kusuyordu.
"Bu halin yaşananlar," Sertçe yutkundu. Cebindeki ilaçları aldı.
"Bunlar yüzünden mi?" Hepsini avucuna döktüğünde içmek isterken Destan öfkeyle elindeki ilaçları yere döküp sarıldı.
"Benim canıma nasıl zarar vermeye kalkarsın?" diyerek boynundan öptü.
"Nasıl?" diye tekrarladı Destan. Gözyaşının akmasına izin verdi. Hıçkırarak ağladığında genç kızın sırtını sıvazladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHLİBEYT'İN GÜLÜ (Düzenlendi. Kitap Burada Devam Edecek)
ChickLit5 Temmuz 2022 Not: çalıntı veya benzer şeyler olursa işlem başlatılacak Alevi kategorisinde 1. 🏆 Bu kitaba lütfen ön yargilarinizi bir kenara bırakıp öyle okuyunuz amacım kesinlikle ayrımcılık yapmak değildir! Her şey bir düğünde başlamıştı. Kim b...