Pınar genç adama sıkıca sarılmış bir şekilde uyuyordu. Gözlerini açtığında korkuyla yerinden ayrıldı. Bülent sesle uyanınca uyku mahmuru sesiyle
"Güzelim iyi misin ne oldu?" Parmaklarıyla oynayarak
"Şey ben ben böyle sarılarak uyuduğumuzu fark edince o o an..." Genç adam ayağa kalktığı gibi sıkıca sarılıp onu söylemesini engelledi. Genç kadına saçlarını okşayarak
"Şşt unutturacağım sana sen benim meleğimsin..." diyerek genç kadının şakağından öptü. Hemen ardından boynundan öperek yanağını okşadı.
"Şimdi güzelce kahvaltı yapacağız daha sonra dışarı çıkıp sana kıyafet alacağız."
"Gerek yok aslında ben kendim giderim. Hem yalnız kalıp hava alsam iyi olur."
"Olur, ama bir şey olursa mutlaka haber ver!" Tamam, anlamında başını salladı. Annesiyle babası anlamaması için genç kadını gıdıklamaya başladığında Pınar kahkahayla gülerek
"Ya dursana Bülent!" İkisi gülüyordu. Genç kadın yatağa düştüğünde genç adamda dengesini bozup üzerine düşmüştü. Karnına değmemesi için dikkat etmişti. İkisinin nefes alışverişleri hızlı hızlı atıyordu. Genç kadının yüzündeki saçları çekip
"Annemler anlamasın dedim." Başını salladı sadece
"Tamam abi."
"Abi deme!" Bülent genç kadına gözlerini kapatarak yaklaştığında Pınar gözlerini kapattı. Sevdiği adam ona âşık oluyordu. Dudağının kenarına küçük bir buse konduracakken gözlerini açıp genç kadının kalbinin sesi duydu adeta! Elini genç kadının kalbine koyarak
"Kimseye haddinden fazla değer verme ben bile olsam!" diyerek hızla kalktı. Elini uzattığında tutmadı. Onu istiyordu sadece... Derin bir iç çekti.
"Haklısın insanlara çok değer verdiğim için yarı yolda kalan hep ben oluyorum abi!" Diye gidecekken izin vermedi.
"Aslında bu değerleri benim sana vermem gerekiyor. Çünkü sen hak ediyorsun ben değil! Bana abi demeyi kes!" Bunu beklemiyordu. Elini karnına koyduğunda
"Ve bebeğimiz! Belki kısa süre sonra gerçek olur evliliğimiz hiç belli olmaz! Hem sana söz veriyorum çok güzel bir düğün yapacağım ailenle barışınca!" Genç kadın Bülent'in önüne dönerek
"Bu evlilik asla gerçek olmayacak abi!" diyip gideceği sırada Bülent kolundan tuttuğu gibi kendine döndürüp belinden tuttu. Boynundan saçlarını çektiğinde boynunu okşamıştı. Genç kadın şaşkınlıkla genç adama bakıyordu.
Kulağına yaklaşarak
"Sınama beni güzelim!"
"Sen beni nasıl sınadıysan şimdi sende sıra!"
"Pınar yapma! İzin ver yaralarını sarayım olmaz mı?" Başını kenara çevirdi.
"Benim yaralarım kolay kolay sarılmaz abi, ne olur bana o anı hatırlatma!" Bülent bunu duyar duymaz genç kadını bıraktı. Yatağa öfkeyle oturarak
"Allah benim belamı versin! Versin ki rahat et, versin ki masum bir kadının günahına girmenin bedelini ödeyim!" Bülent'in elini tutarak yanına oturdu.
"Bela okuma ben sana bela okumazken sen neden yapıyorsun?"
"Çünkü sen kıyamazsın!" Biliyordu, kimseye bela okumazdı, kimseyi yok yere canını yakmazdı.
"Ama ben sana bela okunmasını istemiyorum Bülent abi!"
"Yapma Pınar abi deme artık yapma!" Genç kadına yaklaşarak yanağından öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHLİBEYT'İN GÜLÜ (Düzenlendi. Kitap Burada Devam Edecek)
Literatura Feminina5 Temmuz 2022 Not: çalıntı veya benzer şeyler olursa işlem başlatılacak Alevi kategorisinde 1. 🏆 Bu kitaba lütfen ön yargilarinizi bir kenara bırakıp öyle okuyunuz amacım kesinlikle ayrımcılık yapmak değildir! Her şey bir düğünde başlamıştı. Kim b...