Annesi genç kızı görünce sarıldığında Aynur
"Ne oldu anne?" diye merakla sordu genç kız.
"Neredeydin sen yüreğim ağzıma geldi?" Yaşlı kadının endişeli hali sesinden ve yüzünden anlaşılıyordu.
"Korkma ana korkma, bir şeyim yok merak etme bir arkadaş yardımcı oldu." Yaşlı kadının sesindeki endişe belliydi.
"İlknur'la Destan'da merak edip beni aradı sana ulaşamayınca anlat hele!" Dediğinde ikiside oturduğunda genç kız olan biten her şeyi anlattığında ellerini dizlerine vurarak
"Gitmemiz lazım buradan gitmemiz lazım!"
"Evet, ama neden kaçan biz oluyoruz ben çok yoruldum bu durumdan bir yere gitmeyeceğim! Hem Ferhat Ağa şey dedi düşmanınız falan var mı o yaptırmış olabilir mi dedi?" Söylediğinde
"Kızım etme bizi burada sağ bırakmazlar! Bilmiyorum kimsenin günahını almak istemem." Ayağa kalkarak
"Yeter yoruldum. Ezilen taraf neden biz oluyoruz neden? Her yere gittiğimizde kendimizi saklamak zorunda mıyız? Bizim bulunduğumuz yer her ne kadar Alevi, Sünni, Kürt, Türk karışık olsa da biz kendimizi saklamak zorunda oluyoruz ve ben çok sıkıldım. Korkusuzca yaşamak istiyorum!" dediğinde yaşlı kadın hemen atladı.
"Biliyorum kızım ama durumlar buna engel oluyor benimde yapacağım bir şey yok! Gelip evimize çarpı mı atsınlar ne istiyorsun?" Genç kız gülümseyerek
"Merak etme hiçbir şey yapamazlar." Zoraki bir sesle
"Hem onu mutlu gününde yalnız bırakmak istemiyorum." Yaşlı kadın iç çekerek
"Kendine eziyet etme!" Gülümseyerek odasına geçti genç kız tavanı izlemeye başladı. O gözler aklına gelmişti lakin çokta umursamadı. Telefonuna bildirim sesi geldiğinde telefona bakmak istemedi.
Ferhat attığı mesaja cevap gelmeyince rahatsız etmek istememişti. Lakin genç kızın ağlamasını dahi istemiyordu. Genç kızın yorgun düşen gözleri uykuya dalmıştı bile...
...
Ferhat kalkıp günlük rutin işlerini halletti. Kahverengi gözlerde neredeyse eli yüzünü üç dört defa yıkadı. Aklı başından gitmişti adeta! Aynur sabah sabah annesinin çığlığıyla uyandı. Hızlı bir şekilde kalkarak annesinin yanına gittiğinde annesi ağlıyordu.
"Daye (ana) ne oldu? " diye merakla sordu. Dizlerine vurarak
"Daha ne olsun evimize çarpı atmışlar insanlar toplanmış Alevileri istemiyoruz diye!" Genç kız kaşlarını öfkeyle çatarak babasından kalan tüfeği alıp dışarı çıktığında annesi durdurmak istese de izin vermedi. Dışarıya tüfekle çıktığında insanlar şaşkındı.
"Ne var lan ne sizden rahat yok mu?" diyerek tüfeği ateş etti. Ferhat tam kahvaltıya oturacakken telefonu çalmıştı.
"Hayırdır lan kargalar kahvaltı etmeden!" Genç adam kahvaltı yapmadan veya onu başka biri uyandırınca aşırı sinirli oluyordu.
"Abi aşağı mahallede kargaşa çıkmış, kızın elinde tüfek var!" Genç adam şaşkınlıkla
"Ne tüfeği, ne oluyor a*a k*m?" Diye şaşkınlıkla sorarak aşağı mahallede Aynur'un oturduğu aklına gelince hızlı bir şekilde masadan kalkarak evden çıkıp arabasına bindi. Arabayı son sürat sürerek genç kızın evinin önüne gelmişti. Tüfek sesini duyduğunda gözleri o kızı tekrar buldu öfkeyle bağırdı genç kız.
"Lan bana bakın hangi köpek attı lan bu işareti? Hani ayrımcılık yoktu söz de hepimiz kardeştik demi sizi kalleşler!" Genç adamın havaya ateş etmesiyle herkes başını eğip genç adama doğru dönmüştü. Elinde tespihiyle öfke saçan Ferhat Bozbey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHLİBEYT'İN GÜLÜ (Düzenlendi. Kitap Burada Devam Edecek)
Chick-Lit5 Temmuz 2022 Not: çalıntı veya benzer şeyler olursa işlem başlatılacak Alevi kategorisinde 1. 🏆 Bu kitaba lütfen ön yargilarinizi bir kenara bırakıp öyle okuyunuz amacım kesinlikle ayrımcılık yapmak değildir! Her şey bir düğünde başlamıştı. Kim b...