Her şeyin çok zor olacağını biliyordu Aynur. Dedesi kesinlikle izin vermezdi.
"Dede ben seviyorum." Yaşlı adam sinirlendi.
"Kızım saçmalama onlardan olmaz! Hemen sizi Dersime bekliyorum!"
"Hayır dede gelmiyorum ben Ferhat'ı seviyorum herkes bunu böyle bilsin! Hem bizim kabemiz insan değil mi dede neden bunu yapıyorsunuz?"
"Sen onlarda yapamazsın kızım!" dediğinde telefonunu annesine verdi. Bu sefer Fatma Hanımla konuşmaya başladı.
"İşiniz çok zor olacak!" diyen Destan'a iç çekti.
"Böyle olacağını bile bile yanıyoruz!" Aynur Ferhat'a mesaj atmıştı
"Yarın akşam buluşalım mı sana ihtiyacım var? "Genç adam görmemişti Bozbey konağında işlerin karışık olduğunu düşündü. Ferhat sofraya kardeşinin ısrarıyla oturdu.
"Neden kovdun baba?" Ferhat'a sinirle baktı Sinan Bey
"Bir bildiğim var! Usulsüz dedikodular canımı sıktı. Denizle olan muhabbeti herkes biliyormuş bizden neden sakladın?" Ayağa kalkarak
"Benim sevdiğim kadınla beni ilgilendirir başka kimseyi ilgilendirmez! O nasıl benim önceden bir ilişki yaşadığıma saygı duyuyorsa bende öyle saygı duyuyorum! Başka ne gibi dedikodular var..." Sinan Bey Alevi olduklarını duyduğunda inanmak istemedi bunu iyice araştırıp öyle söylemesi daha doğru!
"Gerisi bende!" Pınar şaşkınca dinliyordu. Abisinin bu kıza bu kadar değer vermesi Şirine benzemesinden dolayı mı yoksa gerçekten deliler gibi âşık mıydı emin olamıyordu? Ama tanıştıkları günü anlattığı an aklına gelince bu düşünceden uzaklaştı!
Aynur isyanla annesine söylenmeye başladı. Sevdiği adamla mezhep farkından dolayı ayrılmak istemiyordu.
"Ana ben Ferhat'ı seviyorum, başka bir yere gitmem!" Fatma Hanım iç çekerek
"Deden bir hafta sonra buraya gelecek, seninle konuşacak!" Genç kız yüzüne vurarak
"Hala bu ayrımcılık niye ya? Bak daye(ana) Denizden haberi yoktu Ferhat'ı nasıl duydu!"
"Ferhat Ağa seni meydana çıkarmadı mı? Çıkardı! Her yere onunla gittin, üstelik onun evinde kaldık nasıl duymasın!" Haklıydı Fatma Hanım işler iyice sarpa saracaktı. Kimseyi dinlemeden odasına geçti genç kız. Birkaç saat tavanı izledikten sonra gözlerini kapattı.
Pencereden içeri giren güneş ışığıyla Aynur yorgun gözlerle uyandı. Telefonundan gelen mesaja baktığında gelen mesaj Bülent'tendi. Mesajı okuyacakken Bülent arıyordu. Aynur isyanla telefonu açtı.
"Numaramı nerden buldun?" Çıkan uykulu sesi Bülent'i gülümsetti.
"Ferhat'tan rica ettim istersen sorabilirsin şey sen geleceksin değil mi? Merak etme yarın akşam ki yemeğini geç yiyeceğiz!" Aynur yatağından kalkıp
"Bülent ben gelmeyeceğim, yemeğinizi tam vaktinde yiyebilirsiniz problem değil, benim için bunu yapmana gerek yok!" Genç adam kaşlarını çatarak
"Neden gelmiyorsun Ferhat Ağa mı izin vermiyor yoksa?" Şakayla söylemişti genç adam Zoraki gülümseyerek
"Alakası bile yok! Aksine Ferhat benimle gelir ama ufak bir sorun olduğu için onlardan ayrıldım."
"Neden ne oldu sormamda sakınca yoksa eğer izin verirsen sana yardımcı olmak isterim!" Sesindeki güven Aynur'un içini rahatlattı.
"Bunu düşünmen bile yeterli çok teşekkür ederim ama kendi evimdeyim sağ ol! Bülent." Bülent adını bu genç kızdan duyunca daha çok seviniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHLİBEYT'İN GÜLÜ (Düzenlendi. Kitap Burada Devam Edecek)
ChickLit5 Temmuz 2022 Not: çalıntı veya benzer şeyler olursa işlem başlatılacak Alevi kategorisinde 1. 🏆 Bu kitaba lütfen ön yargilarinizi bir kenara bırakıp öyle okuyunuz amacım kesinlikle ayrımcılık yapmak değildir! Her şey bir düğünde başlamıştı. Kim b...