Kafamın içinde Hela'nın sesi.
Kontrolü altında olmak ne kadar zordu anlatamam. Kendi isteğimle parmağımı bile oynatamıyordum. Kendi zihnimde üçüncü kişiyi oynuyordum. Yabancı bir kişilik gibi dışarıdan bakıyordum kendi anılarıma, düşüncelerime. Hela'ya sesleniyordum ama dinlemiyordu.
(M)"Yalvarırım yapma Hela. Söz veriyorum bir daha görevim dışına çıkmayacağım. Lütfen onu öldürmeme izin verme, lütfen."
Asla cevap vermiyordu.
(M)"HELA! SANA DİYORUM! Söz veriyorum sana. Ne istersen yaparım sadece yaşamasına izin ver!"
(H)"Geri dönüşü yok Morgana."
Midgard'a indik. Tam Avengers üssünün bahçesine. Beni onlara yaklaştıran her bir adım beni daha da çok geriyordu çünkü onları ölüme daha da yaklaştırıyordum.
Ben...
Bucky'i öldürecektim. Belki onu öldürmeye çalışırken bir kaçını daha.
Zorunda bırakılıyordum. Bir kukla gibi oynuyordu benimle Hela. Bir adım daha attığımda üssün içindeki sesi duyabilecek kadar yakındım. Friday konuşuyordu.
(F)"Patron, bayan Maria üssün bahçesine giriş yaptı."
Beni nasıl tanımıştı ki? Belki de unutmasına hiç izin vermemişlerdi. Daha çok battı yapacaklarım, yol açacağım yıkım daha da çok yaktı içimi. Açık bahçe kapısında içeri girdiğimde Natasha ve Bruce'u gördüm ilk. Bana hortlak görmüş gibi baktılar.
(N)"Maria?"
(M)"Adım Morgana. Basit soruma basit bir cevap almaya geldim. Bucky nerde?"
Donup kalmışlardı. Özellikle Bruce, iyi gözükmüyordu. Çok stres olmuştu.
(N)"Ne yapacaksın Bucky'i?"
(M)"Ne yapacağım seni ne kadar alakadar eder? Sen aramızdan çıkalı çok oluyor."
Başını eğdi. Bu laflar benim edeceğim laflar değildi. Hela yüzünden kalplerini de kırıyordum.
(N)"Nerde olduğunu benden öğrenemeyeceksin. Onu öldürmek istediğini biliyoruz."
(M)"Benim meselem!"
(N)"Bucky'i öldürmeyeceksin!"
(M)"Öyle mi? Beni ne engelleyecek? Sadece silah tutmayı bilen sen mi yoksa kontrolsüz yeşil bir canavar mı? Belki zırhlı ve kalkanlı engel olur. Okçuyu saymıyorum bile!"
Bruce kalkıp gitti ardından Steve ve Tony girdiler içeri. İkisinin yüzünde de endişeli bir ifade vardı.
(S)"Maria-"
(M)"Morgana! Tanrım! Adımı bile bilmiyorsunuz daha!"
Rahatça geçebilmek için kendime ateşten bir yol çizdim. Ben istemediğim sürece ne yeri ne de birini yakardı ateşim. Tabi onlar bunu bilmediklerinden benden uzaklaştılar. Üçü de dehşetle baktılar ateşe, belki de görüntüme. Neye bakıyorlarsa artık, sadece çok üzücüydü. Gözlerindeki korku bir canavara dönüştüğümün kanıtıydı.
Kendi kontrolümü geri kazanmaya çalışıyordum. Arada bir gözlerimdeki karartının bozulup gerçek, güzel kahverengi gözlerimin ortaya çıktığını hissedebiliyordum ama daha fazlası gelmiyordu elimden. Natasha, Tony ve Steve'i aşıp merdivenlerin başına geldiğimde kocaman bir gürültü ve ışıkla Thor belirdi önümde. Yanında Loki de vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DO I KNOW YOU: ANGEL OF DEATH 《》Bucky Barnes
Fanfic"Bir melek. Ölümü getiren melek o." #1-death