Kemerine astığı kılıcı çekti ve bir süre daha baktı yüzüme.
Açıkçası ölmek istemiyordum. Tam iyileşmişken, bir şeyler yeniden normale dönmeye başlamışken gitmek istemiyordum. Hem, artık Rebecca da vardı. Kardeşim olarak büyüdüğünü görememiştim ve bu küçük halinin de yarım kalmasını istemiyordum. Eğer Maria'yı bu işten döndürebilirsek tekrar yanımıza alabilirdik belki. Kızımızı -artık garip hissettirmiyor- büytebilirdik. Bu ihtimallerin yanıp kül olmasını istemiyordum. Kül asla iyilik doğurmazdı çünkü. İyi şeyler kül olursa geriye sadece kötü şeyler kalırdı.
(M)"Diz çok."
(T)"Maria kendine gel!"
(M)"SUS! Sende diz çök, hemen!"
Kendini kontrol edemiyordu. Bu işten geri dönüş olmadığını anlayıp dediğini yaptım. Titreyen elleriyle kılıcını baş hizama getirdi. Gözleri, akan yaşlarla beraber bir kaç saniyeliğine eski haline döndü.
(M)"Başaramadım. Özür dilerim."
(B)"Sorun değil Maria. Sorun yok."
(M)"Evet sorun. Sorun var!"
Elindeki kılıcı yere fırlattı ve koşarak gidebileceği kadar uzağa gitti. Zihnini Hela'dan kurtarmak için kendiyle mücadele veriyordu. Kendi kendine mırıldanmaları duyuluyordu.
(M)"Git... GİT!"
(H)"Bana emir verme, benim emirlerime uy."
Açılan portaldan çıkan Hela tam olarak Maria'nın önünde duruyordu.
(H)"Dediğimi yap Morgana! Al kılıcını!"
Ağlamaya devam ederken kocaman bir çığlık atarak ayağa kalktı. İki adım atıyor sonra en az bir adım geri gidiyordu. Hela'nın kararlarıyla kendi kararları bir mücadele içindeydiler.
(H)"Morgana hadi!"
Yine bir çığlık attı ve elinde beliren hançerle bana doğru gelmeye başladı. Steve ise elindeki kalkanı ile beraber bana siper oldu.
(B)"STEVE!"
(S)"Yolun sonuna daha çok var."
(M)"Çekil önümden!"
Zorda olsa Maria'yı itip yere düşürebilmişti.
(S)"Wanda onu tutabilir misin?"
(W)"Sanırı-"
Tiz bir çığlık ile oda Hela'nın portalına kurban gitti. Şimdi Maria'yı durdurabilecek güçte kimse kalmamıştı. Onu öldürme imkanımız vardı ama aramızdan kimse buna cesaret edemezdi.
(H)"Kalk ayağa Morgana!"
Dediğini karşı gelmeden yerine getirdi. Bende Steve'e geri çekilmesini söyledim. Geri dönüşü yoktu işte! Beni öldürecekti ve acıdan kurtulacaktı.
(H)"Saldır."
Saldırdı. Elindeki hançerle beraber üstüme atlamıştı resmen. O kadar güçlüydü ki zorlanmadan yere devirebilmişti beni.
Şimdi de bir dizi tam karnımın üstünde ve bir eli de omzumdaydı. Hançeri tutan elini kalbimin üstüne değdirdi ve saplamak için havaya kaldırdı.
(L)"Leydim durun!"
(H)"Ne işin var burda!"
(L)"Emin ol o metal kollu sürtüğü bende öldürmek istiyorum ama bu kader çizgisiyle değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DO I KNOW YOU: ANGEL OF DEATH 《》Bucky Barnes
Fanfic"Bir melek. Ölümü getiren melek o." #1-death