18

1.6K 154 42
                                    

-Apo-
Perşembe gecesi


"Ne oldu, sorun var mı?"

"Yok amına koyayım."

"Oğlum cidden bu Salim sana kafayı takmış lan. Ama harbi çocukmuş. Konuşmuş demek ki babasıyla." düşünceli düşünceli ağzımdaki sigarayı tüttürüyordum.

"Vay be. Şanslı götsün lan."

"Kes Fuat."

"Yalnız patron seni it gibi takip eder artık. Çişe giderken izin kağıdı alırsın."

"Patronla konuşmadım amına koyayım. Erkan abi çekti kenara."

"Ne dedi?"

"Ebenin amını dedi? Oldu mu?"

"Kanka bana saydırıyorsun valla bozuluyorum. Ben mi öttüm sanki? İnsan gibi arkadaşımızı merak ettik. Burnundan soluyarak girdin, iş hallolunca gazın geçer dedim, hala aynı triptesin."

Sinirli bir nefes daha çektim. "Patrona gitmeden meseleyi halledelim dedi Erkan abi. Açıklattı işte. Cüceden falan bahsetmedi zaten. Bildiğimi bilmiyorlar."

"Abov anasını satayım. Çocuk gizli kahramanmış meğer. Oğlum başına talih kuşu kondu lan." üstüne doğru savurduğum tekmeyi kaçarak savuşturdu. "Fuat yeminle sana patlarım. Sikerim seni de şakanı da."

"Eniştem bozulur kanka. Artık dünya ahiret bacımsın." Yanan sigarayı kafasına fırlatıp, üstüne yürümeye kalktığımda koşar adım kendini kapıdan içeri attı. Yok abi olmuyordu. Bendeki hayat yoluna girmiyordu. Neresinden çekiştirsem elimde kalıyordu. Ulan eskiden en azından gelişine yaşayıp, koy götüne yuvarlanıyorduk. Şimdi bir de bu piçe madara olmadığımız eksikti. İçimdeki sıkıntı götümü tırmalarken, derdim kalmamış gibi milletin taşağıyla baş etmeye çalışıyordum.

Sıkıntıyla oflayıp, parmak uçlarımla ense kökümü sıktım. Başımı aşağı düşürüp gözlerimi ayaklarıma diktim. Kendimi de anlamıyordum ki tam olarak. Suçun çoğu bendeydi. Kestirip atmakta daha önce zorlanmamıştım. "Sikerim böyle işi." Dikleştim. Sorun bende değildi. Açıkça konuşmuştum. Ulan ittikçe gelmeye devam eden oydu. En başlarda komik gelen tepkileriyle eğleniyordum. Ama ya şimdi?

Bir ihtimaldi. Bir ihtimal gidip babasıyla konuşacağını, kıçımı kurtaracağını biliyordum. Lakin emin değildim. Ve düşündüğüm gibi oldu. Ağzına sıçayım ki şimdi de mutluluğun da rahatlamanın da zerresi yoktu bünyemde. Ulan zaten hissediyordum. Bakışlarından tut, kuyruk gibi peşimde dolanmasından, terslediğim zaman düşen ifadesinden tut, güldüğümde parlayan gözlerini çocuk gibi saklamaya çalışmasından bile belliydi.

Ne yapacaktım şimdi? Bu bilgiyi nereme sokacaktım? Mal velet dünyada insan kalmamış gibi gelip bana tutulmuştu. Ulan aşk aptallıktı tamam da bu denli kör olur muydu lan insan. Bir de zeki geçiniyordu. Gözlerine bak baka iki kere onu kullanmıştım sonuçta. Omuzlarımı düşürüp duvar dibine çömeldim, zeki falan değildi. Herkes gibiydi. Aynen öyle işte. Herkes kadar aptaldı o da.

"Abi gelmiyor musun? İçerisi dolmaya başladı?" Kafamı kaldırmadan salladım. Kapının kapanma sesiyle cebimdeki paketi yokladım.

Derdimi dumana katıp biraz salmam lazımdı. Zaten beynim aynı şeyleri düşünmekten uyuşmaya başlamıştı.

Yorulmuştum lan artık. Son olanlardan sonra adını bile anmak istemiyordum ama Nihan'ın çoğu zaman dediği gibi değil otuz yaşında, yüz yaşında hissediyordum. Boğazıma kadar boka batmışlık da böyle bir şeydi işte.



*


Aynen be Apo! Ben de öyle agresif keçim...

:) tatil dönüşü size çiçekli güneşli bişi yazmamı beklemediniz herhalde... Oooof of.

Neyse hepinizi özledim. O ayrı🥰

Muah💋

Sen Aydınlatırsın GeceyiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin