-Apo-
Salı"Geldi yine seninki?" Birini safi bakışlarımla öldürmek mümkün olsaydı eğer...
Sinirle Fuat'a döndüm. Zaten son zamanlarda öfke dışında bir duyguyla kimseyle göz göze gelmiyorduk. Ve o. Aklımın en olmaması gereken keskin köşelerinde kendine bulanık bir yer edinmişti. Ve barın sağ tarafında, ikinci taburede oturuyordu. Sanki oraya öylesine gelmiş, kaçamak bakışlarını üstüme yollamıyor gibi yapmaya çalışıyordu.
Deve kuşu misali. Kafasını aşağı eğip, gözlerini benden başka herhangi bir yere diktikçe, onu hiç görmeyeceğimi, küplere binmeyeceğimi falan sanıyordu herhalde.
"Oğlum bu çocuk sana cidden fena aşık."
"Ne dedin Metin?"
Ellerini yukarı kaldırıp, "Benden söylemesi. Tamam sustum." deyip işine döndü.
Önümdeki bardaklara kokteylleri boşaltırken, yalnızca işime konsantre olmaya çalışıyordum.
"Seni izliyor."
Biliyordum, lanet olsun ki zerre kadar istemesem de tüm dikkatimi vakum misali çekiyordu ve bu iş delirtecekti beni sonunda. "İşine bak Fuat." kokteyli öndeki kıza uzatırken, elimin üstünde hissettiğim temasla gözlerimi kaldırdım.
"Selam." normalde soğuk bir selam çakıp, işime bakardım. Ama bir şey dürtmüş gibi bir kaç saniye takıldım ve sonra zorla da olsa gülümsedim. "Sana da selam."
"İsmin ne?" barın üstünden kulağına doğru eğildim. "Apo. Senin?"
"Aslı ben, memnun oldum." burnuma parfüm kokusu doluyordu. Dişlerimi göstererek sırıtırken biraz geriye çekilip, dirseklerimi bara dayadım. "Yalnız mısın Aslı?"
"Arkadaşım pistte dans ediyor." içkisinden bir yudum içerken, kısık gözleriyle beni süzüyordu. "Güzel olmuş mu?"
"Beğendim. Ellerine sağlık. Sen sürekli mi çalışıyorsun burada?" yan taraftan yeni gelen müşteriyle, bir saniye beklemesini işaret ettim.
Alt dolaptan biraları çıkarırken gözlerim yine onu buldu. Şimdi delici bakışları tam üstüme düşüyordu. Ama beni kızdıran aynı zamanda hayal kırıklığını gizleyemediği bu ifadesinden çok, kendi kalbimin üstünde peydahlanan şu lanet sıkıntılı histi.
"Apo baksana abi." biraları öndeki müşteriye bırakıp, arkama döndüğümde Metin kulağıma fısıldadı.
"Kanka şovu kaçırdın. Sen kızla konuştun diye çocuk resmen kıpkırmızı oldu. Sana fena kafayı takmış." Dudağımı dişleyip boşa aldığım bakışlarımdan mesajı almasını bekledim.
"Oho. Herifteki şansa bak ya. Oğlum bu aşık mekanı üstüne bile yapar lan. Öyle bakıyor valla." sinirle omzuna çarparak yana geçtim. Birilerinin siparişlerini hazırlarken, aynı kız, şimdi adını bile hatırlamıyordum, hala beni bekliyordu.
Aceleci bir tavırla hazırladığım bardakları sahiplerine verdikten sonra, ellerimi kurulayıp, barın diğer köşesine ilerledim. Piç kurusu Metin bilerek o tarafa geçmiyordu.
"Senin sevgilin yok mu?" aldırış etmeden önümdeki işle uğraşmaya devam ettim. Ellerimi meşgul tutmazsam eğer bir kaza çıkacaktı. Sinirimi kontrol altında tutmak için dişlerimi sıkıyordum.
Hemen yanındakilerin bardaklarını verirken, yine konuştu.
"Kıza yazık değil mi? Hiç mi vicdan yok sende?"
"Sana ne cüce? Sen niye dert ettin ki şimdi?" gözlerini kaçırdığında bende de sabır kalmamıştı artık.
"Ne dert edeceğim. Senin gibilerden hayatım boyunca nefret ettim. Hiç kimseye saygın yok."
"Az bile dedin." Bardakları tepsiye yerleştirirken bir şeyler mırıldandı. "Hiç ummadıkları yerden vurmayı da çok severim, kankana sor, bilir."
"Çok aşağılıksın."
"O zaman her döndüğüm yerden fırlamasan da bu ilişkiyi vakitlice sonlandırsak nasıl olur?"
Sessizce suratıma baksa da ağzını açmadı. Hareket etmeden bir çıkış yapmasını bekledim.
Ama o tek bir kelime etmeden ayağa kalkıp, bardağının yanına para bıraktı. Ağzım aralanıp yine boktan bir laf etmek üzereydim ki arkasını dönüp kalabalığın arasında kayboldu.
Bir kaç saniye öylece dikildim. Arkamdan bizim çocuklar adımı seslenene kadar da hareket etmedim. Bu his neydi bilmiyordum. Acıma? Belki. Çok tanıdık değil ama huzursuzca elimdeki havluyu barın üstüne sürerken az önceki öfkeli halimden eser kalmamıştı.
*
Akşama bir bölüm daha gelir.
Eğer siniriniz bu bölümde yeterince bozulmadıysa akşamı bekleyin dhdhdhd😂💋ben de böyle bıçkın bi delikanlıyım😎