Saatler süren yolun ardından, Jungkook arabayı bir tekel bayi'nin önüne park ederek uyuyan Jimin'e kısa bir bakış attı. Yol boyunca konuşup, konuşup en sonunda uyumuştu Jimin.
Jungkook aldığı üç birayı ve sigaraları arabanın arka koltuğuna koyarak, şoför koltuğuna yerleşti ve gidip kafa dinlediği yere doğru sürdü aracı.
Hâlâ arabada uyuyan Jimin'e kısa bir bakış dâha atarak, arka koltuktan aldığı siyah poşet ile büyük uçuruma doğru eğildi ve kayalığın soğukluğunu aldırış etmeden oturdu.
Gözünden akan şey yaş değildi. Öyle çok özlem duyuyordu ki o eskileri, bir an gerçektende gözlerinin dolduğunu hissetti.
Siyah poşetin içini açarak, eline aldığı o siyah camı açtı ve aşina olduğu o tadı önce yavaş yudumlar ile, sonrada hızlı yudumlar ile kafaya dikti.
"Yokmu banada bir şişe?"
Jungkook kafasını ağır bir hareketle Jimin'e çevirdi. O çokta yanına oturmuş, siyah poşetten bir bira çıkarmıştı.
Jungkook bir an olsun gözlerini önünden çevirmedi. Karşısında şehir manzarası dışında hiçbir şey yoktu.
"Jimin.. yok olup gitmek mi dâha kolay? Gitmemek mi?"
Jimin âni gelen bu soru ile başını soluna çevirdi. Tamam Jimin'e sorulacak bir soru değildi ama yinede düşündü Jimin cevabı.
"Kalmak zor olandır. Yani bence."
Jungkook başını manzaradan hâlâ almadı. Alamadı.
"Ne oldu nereden çıktı şimdi bu soru?"
Jungkook, Jimin'in sorusunu es geçerek, başka bir soru yöneltti bu sefer.
"Neden kalmak dâha kolay? Neden gidememek zor?"
Jimin sıkıntılı bir nefes vererek, kafasına dikti birayı. Jungkook içmeyi bir köşeye bırakmış, derin bakışlar ile manzaraya bakıyordu.
"Jungkook bana böyle iç sıkıcı şeyler ile gelme! Ben anlamıyorum öyle gidiş geliş falan. Ben eğlence severim, gece hayatları, öpüşmeler, sevişmeler, sikişmeler, oturup bir şeyin üzerine saatlerce düşünmem ânı yaşar ve basar giderim."
Jimin yarıda bıraktığı şişeyi aşağı atarak, ayağa kalktı.
"Sende bebek gibi ağlamak yerine gel gidelim. Sıkıldım buradan."
Jimin arabanın kapısını açtığında, hâlâ bir hareketlilik göremeyince sıkıntılı bir nefes verdi.
"Jungkook gelsene!"
Jungkook hâlâ bakışlarını çevirmezken, Jimin bir küfür mırıldanarak, Jungkook'a doğru ilerledi ve ayağının ucu ile Jungkook'u dürterek, ensesinden tuttu.
"Hadi gidiyoruz."
Jungkook poşeti umursamadan sarsak adımlar ile ayağa kalktı ve Jimin'i takip edip yan koltuğa oturdu.
"Sen sür arabayı Jimin benim hâlim yok."
Jimin gözlerini devirerek, arabaya bir bakış attı. Bu arabayı sürmek mi?
"Bu arabaya oturmam hataydı ama asla ama asla sürmem ben bu arabayı."
Jungkook sinirle bağırarak, hızla arabadan indi.
"Ulan şimdi seni burada sikmek vardı Jimin ama inan hâlim yok."
"Gay misin lan?"
Jungkook'un bakışları sorgularcasına Jimin'e dönerken. Jimin, alttan alta gülüyordu.
"Geç sür şu arabayı."
"Jungkook yolu bilmiyorum ve asla sürüp kendimi rezil etmem yollara."
Jungkook ellerini beline yerleştirerek, bir süre düşündü. Jimin'i bu şekilde değil, her isteğini yaparak adam edemezdi.
Jimin'e doğru ilerleyerek ensesinden tuttu ve şoför koltuğuna oturttu.
"Ne yapıyorsun?Sürmeyeceğim ben bu külüstürü."
Jungkook arabaya bir bakış atarak, Jimin'e döndü. Bu arabaya külüstür demesi onun kör olduğunu gösterirdi.
Jungkook yan koltuğa oturarak emniyet kemerini bağladı ve başını cama yasladı.
"Sürmüyorum Jungkook"
Jungkook umursamaz bir şekilde bakışlarını camdan tarafa çevirdi. Hâlâ o manzara gözünün önündeydi. Jimin bir şeyler söylüyor ama asla başını çevirip cevap vermiyordu.
Jimin, Jungkook'dan bir tepki alamayınca, cebinden telefonunu çıkarıp bir müzik açtı.
Senin ile benim konuşmalarımızın hepsi yabancı. İki kelime ile anlatılmaz.
Her duyguda sen varsın, her duyguda sana olan aşkım var. İki kelime ile anlatılmaz.
Jimin şarkının devamını anarak sırtını koltuğa yaslayıp, başını cama koydu ve gözlerini kapattı çok geçmeden uykuya haps olmuştu.
Jungkook Jimin'in uyuduğunu anlayınca yavaşça arabadan indi. Jimin hayatında görmüş olduğu en inatçı ve şımarık birisiydi.
Jimin'in kapısını açarak, şarkıyı kapattı. Hafif olan bedeni kucağına yavaşça alarak, arka koltuğu açtı ve sırt üstü yatırdı. Jimin küçük bir mırıltı çıkarıp omuzunun üstüne dönüp uykusuna devam ederken, Jungkook kapıyı kapatıp sıkıntılı bir nefes verdi.
"Başıma aldım belayı ne yapacağım ben bunun ile? Lanet olsun!"
Jungkook sinir ile şoför koltuğuna geçerek, toprak yolda sürdü arabayı. Yol uzundu, çok uzun.
...
Bölüm sonu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODYGUARD / JİKOOK
Fanfiction(TAMAMLANDI) Hayatımın bir şımarıklık yüzünden bu hâle geleceğini bilseydim o aç gözlülüğü ve o şımarıklığı bir dâha yapardım. --- /Kapak bana aittir. /Kurgu bana aittir. /Benden habersiz kopyalanacak hiçbir şey istemiyorum!