PnarUrall ve tüm oy ve yorum yapanlara sonsuz teşekkürler.✨
---
Jungkook Paris'te ki arkadaşı ile konuşarak Kore'ye geri döndüklerinde, Jimin'i kendi evine bırakıp evine doğru yol aldı. Günün yorgunluğu nasıl gidereceğini düşünürken telefonuna gelen bildirimle bakışlarını cama tutturduğu telefona çevirdi.
"Ahh, Jimin!"
-Neden aradın şimdi Jimin?"
-Benim ile yaşa Jungkook.
Jungkook gülümseyerek dudaklarını kıvırdı. Jimin ile aynı evde yaşama düşüncesini dâha önce düşünmüştü ama-
-Jimin bunu aklından çıkarmalısın.
-Neden Jungkook? Babam beni sana emanet etmedi mi? Yanılmıyorsam eğer sen benim korumamsın ve her zaman yanımda olman dâha doğru olur.
Jungkook alt dudağını dişleyerek koca bir kahkaha attığında, Jimin'de gülmüştü.
-Öyle mi?
-Öyle. Şimdi Telefonu kapat ve bana gel Jungkook artık bende kalacaksın bu bir emirdir.
Jimin telefonu Jungkook'un yüzüne kapatarak yatağa uzandığında, Jungkook hâlâ gülüyordu. Önce evine gidecek, sonra eşyalarını alacaktı.
...
"Sana evi gezdireceğim Jungkook."
"Gerek yok zamanla öğrenirim."
Jungkook'un bakışları duvardan duran oldukça büyük tabloya takılı kaldığında bakışlarını Jimin'e çevirdi.
"Jimin o tabloyu ne zaman astın dâha önce hiç görmemiştim."
Jimin derin bir iç çekerek salonun hemen ortasında bulunan büyük Bay Park'ın tablosuna baktı.
"Babam öldükten bir kaç gün sonra."
Jungkook, Jimin'in elini tutarak tabloya doğru yaklaştı. Gözleri tabloda gezinirken aklında tek bir şey vardı.
Jimin'e bunu söylemeli miydi?
"Jimin galiba sana gerçeği söylemem lazım."
"Ne gerçeği Jungkook? Ahh, tamam yakışıklıyım ve bunun farkındayım."
Jungkook gözlerini devirerek tuttuğu eli dâha sıkı tuttu.
"Baban... Yani Bay Park bana aylar önce bir şeyler anlattı."
Jimin bakışlarını tablodan alarak, Jungkook'a çevirdi. Ne gerçeği olduğunu öğrenmek istiyordu.
"Ne gibi bir gerçek bu Jeon?"
Jungkook tutmuş olduğu eli bırakarak, kuruyan dudaklarını ıslattı. Bay Park'ın ve bay Jeon'un arasında geçen birliktelik konusu.
"Jimin bunu sana anlatmaya hazır olup olmadığımı bilmiyorum. Sanırım bu gerçeği sana söylemem gerekiyor."
Jimin sabırsızlıkla Jungkook'a bakıyorken, Jungkook dudaklarını araladı.
"Benim babam senin babanın şirketinde çalışıyormuş biz dâha dünyada yokken."
"Jungkook sıkılıyorum ve umrumda değil anlat geç."
Jimin telefonu ile ilgilenmeye başlarken, Jungkook sinir ile telefonu çekip aldı elinden. Jimin'in anlayacağı şekilde anlatacaktı öyleyse.
"Babalarımız gey Jimin. Tamam birde şöyle söylemek istiyorum biz ise farklı kadınlardan dünya'ya gelmişiz."
Jimin bir kaç saniye afallayarak elini ensesine götürdü.
"Anlamadım ne demek o Jungkook?"
Jungkook koca bir kahkaha atarak sırtını duvara yasladı.
"Baştan müsaade etseydin anlatacaktım Jimin."
"Sus ve anlar şimdi Jungkook."
"Peki. Benim babam senin babanın şirketinde çalışmaya başlamıs seneler önce bir sekreter olarak. Zaman ile bir birlerinden hoşlanmaya ve bir gün şirket çıkışında beraber olmuşlar."
"Babam mı?" Jimin koca bir kahkaha atarak bakışlarını babasının tablosuna çevirdi.
"Öyle mi olmuş Jungkook? Yani sen ve ben gibi."
Jungkook sinirli bir nefes vererek, kaşlarını çattı. Ne zaman ciddi olacaktı?
"Jimin ben çok ciddiyim."
"Tamam bende ciddiyim Jungkook ama biran afalladım."
Jungkook, Jimin'i umursamayarak kaldığı yerden her şeyi anlatmaya devam etti."
...
Odayı dolduran Jimin'in kahkahalarını Jungkook gülerek izliyordu.
"Peki Jungkook babam..."
Jimin tekrar gülmeye devam ederken, Jungkook dayanamayarak Jimin'in bileğini tutarak tablonun hemen altına çekerek, sırtını duvara yasladı.
"Jungkook..?"
"Öpmek istiyorum seni Jimin."
Jimin sırıtarak başını salladı. Bunun için izin alması güldürmüştü.
Jungkok elini ince bele götürüp sıkıca sararken, dövmeli eli ensesini kavramıştı. Dudakları dolgun dudaklar ile buluşunca içinden bir şeylerin kopup gittiğini hissetti.
Jimin her hangi bir tepki vermezken, Jungkook bedenini duvar ile kendi arasına sıkıştırdığı bedenin dolgunluğunu hissediyordu.
Ağzının içine aldığı o yumuşak dudakları emerken, Jimin ellerini boynuna dolayarak öpüşüne karşılık verdi.
Öpüşmeleri derinleşirken, kafalarına düşen Bay Park'ın tablosu ile geri çekildiler.
"Anasını!"
Jungkook elini kafasına koyup küçük bir küfür savurarak, bakışlarını Jimin'e çevirdi. Jimin gülerek babasının tablosunu yerden almıştı.
"İyi misin sen?" Jungkook'un sorusu ile Jimin gülümsedi.
"İyiyim ama babam sinirlendi."
Jungkook'un kahkahası salonda yankı yaparken, Jimin çekinerek arkasına döndü ve koltuğa oturdu.
"Jimin senin ile bir çok şey yaşadık ve bir çok şey dâha yaşayacağız."
Jimin başını sallayıp doğrudan Jungkook'a bakarken, Jungkook son sözlerine devam etti.
"Artık senin ile yaşadığımız her şeyi başkalarının bilmesine gerek yok."
Jimin anlayamayarak yüzüne baktığında, Jungkook gülerek devam etti.
"Finale geldik Jimin." Jungkok. Adımlarını Jimin'e doğru yönelterek, üzerine doğru eğildi.
"Her şey bitti Jimin."
Jimin anlamasada başını sallayarak, dudaklarını o küçük ama öpülmekten kızarmış dudaklara yaklaştırdı.
"Her şey bitti Bodyguard'ım. Ama..."
"Ama?"
Jimin gülerek sözlerine devam etti.
"O güçsüz sesin beni benden aldı.
Lütfen adımı bir dâha söyle
Hala bu donmuş gün ışığının altında dursam da
Sana doğru yürüyeceğim, adım adım,
hâlâ seninleyim."Jungkook duyduğu sözler ile gülümseyerek, dudaklarını o dolgun dudaklara kapattı.
...
Şimdiye kadar buraya gelen her bir ışığa sonsuz teşekkürler.✨
Final bölümü olduğunu belirtmek isterim umarım beğenmişsinizdir.
✨ SON 🌹VEDA✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODYGUARD / JİKOOK
Fanfiction(TAMAMLANDI) Hayatımın bir şımarıklık yüzünden bu hâle geleceğini bilseydim o aç gözlülüğü ve o şımarıklığı bir dâha yapardım. --- /Kapak bana aittir. /Kurgu bana aittir. /Benden habersiz kopyalanacak hiçbir şey istemiyorum!