Aradan saatler geçmesine rağmen Jimin eve dönmemişti. Jungkook karşısında günlük hayatını ve iş hayatını anlatan arkadaşına başını sallayarak cevap veriyor, asla ama asla tek kelime dâhi etmiyordu.
"Ben telefon ile konuşup geliyorum. İzninizle."
"Tabi dostum ne demek."
Jungkook balkona çıkarak cebinden çıkarmış olduğu sigarasını yaktı. Telefon ikinci çalışta açılmıştı.
-Neredesin sen Jimin?
Jungkook'un merak dolu sesi, Jimin'i güldürmüştü.
-Bilmiyorum Jungkook. Her hangi bir kafede oturup kız kesiyorum.
Jungkook dövmeli eli ile tuttuğu telefonu sıkarak, omuzlarını gerdi. Sinirli değildi. Sinirliydi.
-Bana derhâl konum at geliyorum.
Jungkook telefonu kapatarak arkadaşına döndü ve kısa bir açıklama yaparak evden ayrıldı. Çok geçmeden telefonuna gelen bildirime kaydı gözleri.
...
"Sen, Jimin neden bana yalan söyledin?"
Jimin yatağa uzanarak, rahatça kollarını başının altına yasladı. Evet yalan söylemişti ve bulduğu en yakın bir otele yerleşmişti.
"O evde kalmak istemediğimi sana söyledim Jungkook."
Jungkook, Jimin'in bu rahat ve kendinden oldukça emin hallerine anlam veremeyerek baktı. Kızlar ile diyip, bir otel odasına geçmesi sinirlerini bozmuştu.
"Her neyse. Burada bu şekilde kalamazsın Jimin benim ile gel."
"Neden? Yani burası rahat ve ağlayan bebek sesi bile yok."
Jungkook ellerini beline koyarak önünde yatan Jimin'e kısa bir bakış attı. Ne yapsa, ne derse, asla gelmeyeceğini biliyordu.
Jimin bu sessizlikten rahatsız olarak yattığı yerden kalkarak Jungkook'un önüne geçti.
"Jungkook ben sıkıldım."
"Uyu öyleyse Jimin ben arkadaşımın yanına gidiyorum ve sende iki gün bu otelden çıkmıyorsun!"
Jungkook uyarı dolu bir bakış atarak, arkasını dönüp kapıya doğru ilerlerken, Jimin, Jungkook'un belinden tutarak gitmesini engelledi.
"Jimin beni durdurma."
"Ama benim çok canım sıkılıyor Jungkook."
Jungkook belini saran ellerden kurtularak Jimin'e doğru döndü ve sıkkınlıkla kollarını göğsünde birleştirdi.
"Canın sıkılıyor," diye yeniledi Jimin'i taklit ederek. Jimin başını sallayarak Jungkook'a doğru yaklaştı ve kollarını boynuna doladı.
"Canım sıkılıyor Jungkook ve eğlenmek istiyorum."
Jungkook'un bakışları değişirken, boğazında oluşan yumruyu gidermek için yutkundu. Aklına haftalar önce gelen şirket odasında yaşananlar gelmişti.
"Jimin şuan senin ile-"
"Benim ile sikişemez misin yani?"
Jungkook bakışlarını kaçırarak, bir süre sessiz kaldı. Jimin kendine göre oldukça arsızken, kendisi neden böyleydi anlam veremiyordu. Jungkook bu düşüncelere dalmışken, kasıklarının arasında gezinen parmaklar ile gözlerini kapattı.
"Hadi beni eğlendir bodyguard'ım."
Jimin'in ince sesi ile, kasıklarında arsızca gezinen o beyaz elleri tuttu.
"Jimin yapamam."
Jimin gülerek Jungkook'a karşı bir adım dâha attı. Nefesini hissede biliyordu.
"Ben değil, sen yapacaksın Jungkook.
Jungkook gözlerini açarak o güzel yüze baktı. Jimin parmak uçlarına yükselerek küçük kiraz dudaklara küçük bir öpücük kondurarak, ellerini yapılı vücudda gezdirdi.
Jungkook'un elleri vücudunu saran o narin bedene değerken gözlerinin ağırlaştığını hissetti. Bu kadar erken teslim olmasına sinirlensede, dudaklarını öpen o dolgun yumuşak tene karşı koyamadı.
Jimin dudaklarını geri çekerek başını arkasındaki iki kişilik yatağa çevirdi. Gözleri ile her şeyi anlatıyordu. Jungkook ellerini pantolonuna götürerek başını salladı.
Her şey saatler sonra olacaktı. Küçük bir ön izleme bitmişti.
...
Bölüm sonu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODYGUARD / JİKOOK
Fiksi Penggemar(TAMAMLANDI) Hayatımın bir şımarıklık yüzünden bu hâle geleceğini bilseydim o aç gözlülüğü ve o şımarıklığı bir dâha yapardım. --- /Kapak bana aittir. /Kurgu bana aittir. /Benden habersiz kopyalanacak hiçbir şey istemiyorum!