26

755 47 1
                                    

Toplantının yapılacağı yer yakındı. Jimin üzerine salaş bir tişört ve şık ve oldukça pahalı eşortman giyinerek arabaya bindi. Jungkook'un giyinmiş olduğu kıyafete gülerek bacaklarını rahatça açtı.

"Jungkook benden konuşma yapmayı sakın bekleme ben dinleyiciyim."

Jungkook gülerek elini ensesine götürdü. Açıkçası Jimin'in gelmesini istemiyordu ama bu ülkede onu bırakamazdı.

"Sen sessizce oturup telefonun ile ilgilen ama sakın bana toplantı sırasında mesaj atma yeter."

Jimin radyadon güzel bir şarkı açarak sesi fulledi. Şarkının akışı ona çok farklı şeyler uyandırıyordu.

"Jimin toplantıda bize katılacak arkadaşlar şuan toplantı salonunda."

"Ne yapabilirim Jungkook?"

Jungkook arabayı otoparka yerleştirerek, asansöre doğru ilerledi. Jimin etrafı inceliyorken o anda gözüne çarpan yere doğru ilerledi.

"Baksana Jungkook şöyle diyorum sen toplantıya geç bende lobide oturayım."

"Ahh bunu sakın düşünme seni başı boş bırakamam."

"Çocuk muyum ben Jungkook?"

Jungkook, Jimin'in bileğini tutarak açılan asansöre doğru çekiştirdi. Geç kalıyorlardı ve şuan Jimin ile ilgilenemezdi.

"Aptal!"

...

Jimin büyük toplantı masasındaki çekil gözlü adamlara bakarak boş bir sandalye'ye yerleşti.

Jungkook projeksiyon'un önünde konuşmaya başlarken, Jimin cebinden çıkarmış olduğu telefonu ile ilgileniyordu.

Aradan ne kadar süre geçmişti hiç bir fikri yoktu ama isminin anılması ile Jimin bakışlarını önce Jungkook'a sonra anlamadığı Çince konuşan adama çevirdi bakışlarını.

"Ne diyor bu?"

Jungkook olayı toparlamak adına araya girdiğinde, Jimin önündeki kilolu adama bakıyordu.

"Jimin seninde konuşmanı istiyorlar."

Jimin alay ile güldü.

"Ben anlamam Jungkook sen konuş."

Jungkook kaşlarını çatarak, bakışlarını adamlara çevirdi. Açıkçası bu toplantı gerçekleşmesi şirket için büyük bir katkı demekti. Şirketin hisseleri büyürdü bu sayede.

Jungkook saatlerce konuştu, Çinli familyası dinledi. Jimin sıkıntılı bir nefes vererek, bakışlarını camdan dışarıya çevirdi. Dâha ne kadar böyle bu şekilde kalacaklardı?

"Evet toplantının sonuna geldik."

Jungkook ve bir kaç adam el sıkışıp bir kaç dosyayı imzalarken, Jimin'de ayağa kalkmıştı.

"Sizi sevdik Jungkook bey."

Jimin kaşlarını çatarak, Jungkook'un elini sıkan adama baktı.

"Hadi Jimin toplantı son buldu çıkalım."

Jimin bakışlarını o adamdan alarak, başını salladı. Şimdi otele geri dönüp çantaları hazırlayarak çıkış işlemlerini yapacaklardı.

...

Çin'den Paris'e gideceklerdi Jungkook'un arkadaşının yanına. Jimin orada geçireceklerini düşünürken, Jungkook valizleri arabaya yerleştiriyordu.

"Jimin hadi bin arabaya."

Jimin ön koltuğa yerleşerek cebinden telefonunu çıkardı. 

"Jungkook şimdi şu gideceğimiz arkadaşın kim?"

Jungkook motoru çalıştırarak direksiyon hakimiyetini aldı ve başını Jimin'e çevirdi. Jimin telefondan başını kaldırmış Jungkook'a bakıyordu.

"Lise arkadaşım. Kore'den Paris'e taşınma nedeni evlilik."

Jimin başını sallayarak, bakışlarını telefonuna çevirdi. Yol uzun olacaktı bu belliydi.

...

Paris'e geleli saatler olmuştu ama Jimin şimdiden sıkılmıştı. Jungkook yanındaki arkadaşı ile derin bir sohbete gitmişti ve evlendiği eşi elinde tutmuş olduğu bebeğini sallayarak susturmaya çalışıyordu.

Jimin bu görüntüye yüzünü buruşturarak ayağa kalktı.

"Jimin nereye gidiyorsun?"

Nereye gidip gitmeyeceği şuan aklında yoktu ama bu sıkıcı canım cicim ev ortamı Jimin'i germişti. Evin küçüklüğü boğucu bir ortam yaratmıştı Jimin'e.

"Dışarıya çıkıyorum Jeon sen arkadaşın ile ilgilenmeye devam et."

Jungkook bakışlarını arkadaşına çevirerek gülümsedi.

"Ben hemen geliyorum dostum."

Jungkook, Jimin'in peşinden giderek, merdivenlerde tuttu ince bileği. Jimin sıkıntı ile bakışlarını boş merdiven boşluğunda gezdiriyordu.

"Yaptığın büyük bir utanç Jimin!"

Jimin sırıtarak başını iki yana salladı. Gerçektende buraya gelmeyi kendisi istemişti ama iki gün küçük bir evde kalacağını değil.

"Sen arkadaşının yanına dön Jungkook ben biraz çıkacağım."

Jimin arkasına dönüp bir adım atmıştı ki, Jungkook bileğini kavrayarak kendine doğru çevirdi.

"Hayır asla bir yere gidemezsin tek başına."

Jimin bir süre sessiz kalarak başını salladı. O evde iki gün kalma düşüncesi midesini bulandırıyordu.

"O evde dâha fazla kalmak istemiyorum ben Jungkook hem küçük bir bebek var uyuyamam."

Jungkook parmaklarını saçlarından geçirerek başını salladı.

"Yapacak bir şeyim yok Jimin iki gün sabret."

"Her neyse."

Jimin aşağı inerek dış kapıya doğru ilerledi. Jungkook ardından baksada yapacak bir şeyi olmayınca üst kata yöneldi ve arkadaşının yanına döndü.

Jimin kendini Paris'in sokaklarına atmışken, Jungkook arkadaşı ile konuşmaya kaldığı yerden devam etti aklı Jimin'de kalsada.

...

Bölüm sonu.

BODYGUARD / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin