5. Özlemle Kutsanmış Kalpler

21.7K 975 228
                                    

Hop! Ben geldim. Bundan sonra Cumartesi falan yok. Sınır koyuyorum, geçildiğinde anında bölüm gelecek. Bu yüzden oy ve yorumlarınız eksik etmeyin. <3

Sınır: 300 Oy 300 Yorum

Instagram: meryemcagrak

5. BÖLÜM

ÖZLEMLE KUTSANMIŞ KALPLER

Bir delilik yaptım ve evlilik teklifini kabul ettim. Abi dediğim adamla evlenecektim. Evim diyecektim ona, yuva sayacaktım onu. Bunu bile isteye kabul ettim. Belki bir ateşe yürüyordum, belki yanacaktım ama ne fark ederdi ki bundan sonra zaten yandığım kadar yanmıştım. Tek isteğim oğlumu yakmamasıydı. Fakında olup olmadığını bilmiyordum ama Rüzgar ona çok düşkündü. Babasının yapmadığı şeyleri yapmıştı bu kısacık sürede. Bu şehre geldiğimizde her gün Selim Efe'yi sormuştu. Onu babası yerine koyduğunu düşünüyordum. Eksik kalan yanını Selim Efe'yle dolduruyordu. Eğer Selim Efe bizi bırakırsa bir gün, sadece beni değil oğlumu ateşe atacaktı. Ben neyse'dim, zaten yanmayı göze almıştım ama oğlum... Hayır, o yanamazdı, canı acırdı. O babası varken babasızlığı tatmıştı. Şimdi babası yerine koyduğu adamın onu bırakmasını öyle kolay kolay kaldıramazdı.

"Gerçekten mi? Bak Meltem beni kandırıyorsan var yaa..." diyen şaşkın sese baktım yüzümdeki tebessümle.

"Eee var ya?" dedim imayla. Kaşlarım havaya kalkmış vereceği cevabı merakla bekliyordum. Gözleri büyüdü, dudakları açılıp kapandı. Aceleci bir telaş yerleşti suratına. Onun bu haline ağız dolusu kahkaha atmak istedim. "Söylesen Selim Efe, var ya ne?"

Gözlerini kırpıştırarak kaçırdı. Dudaklarını birbirine bastırarak genzini temizlemek için ağzının için öksürdü. "Yok bir şey... Öylesine söyledim. Hevesim kırılmasın diye. Anlıyorsun beni değil mi Meltem? Bak o kadar abiden Selim Efe'ye geçtik... Anlamalısın beni anlamıyorsan da."

Tutamadığım kahkahamı serbest bıraktım. Öyle güçlü bir kahkaha atmıştım ki Rüzgar'ın mırıldandığını işittim. "Anlıyorum bende, sen fazla sonuna ne koysan olan cümleler kuruyorsun. Yapma." Gözlerim gülmekten yaşarmıştı.

Başını eğdi ve eğdiği yerden alttan bakışlar attı bana mahzunca. "Heyecandan işte." Diye mırıldandı.

Umursamazca omuz silktim ve dudaklarımı garipsermiş gibi büktüm. "Neye heyecanlanıyorsun ki, mantık evliliği olmayacak sonuçta." Ellerimi halıya yasladığımdan ötürü acıyordu. Bu yüzden elimi çekip kucağıma koyup avuç içlerime baktım. "Acıdı ya..." diye mırıldandım kendi kendime. Başımı kaldırıp Selim Efe'ye baktım. "Hadi yatalım artık. Sende gitme, kal burada. Rüzgar'ın odası var, yatağımız yok ama koltuğumuz var. Bence idare edersin." Deyip ellerimi yere koydum tekrardan ve koyduğum yerden güç alarak ayağa kalktım. Ayakta olduğum için ona bakmak için başımı biraz eğmem lazımdı. Olduğu yerde aynı duran Selim Efe'ye baktım gözlerimi kısarak. "Kalksana!"

Başını arkaya attı, ardından yana eğerek buğulanmış elalarıyla bana baktı. "Sorunun cevabını vermedim."

"Neyin?" O kadar çok konuşmuştum ki ne sormuştum unutmuştum. Ellerimi incelmekten neredeyse kırılacak belime yerleştirip tek kaşımı kaldırdım ve vereceği cevabı beklemeye başladım.

Yüzünde gülümser bir ifade belirdi. Nemli olan dudaklarını ıslattı ve benim biraz önce kalktığım gibi tek hamlede kalktı. Tam karşıma dikildiğinde nefessiz kaldığımı hissettim. Nefes alış verişlerim birden hızlanmıştı. Benden epey uzun olduğu için başım göğüs kafesine kadar anca geliyordu.

Başını eğdiğinde tüylerim diken diken oldu. "Az. Önce. Neden. Heyecanlandığımı." Dedi tek tek kelimelerin üstüne bastırarak. Sanki bu sorum onun için hiçbir ayrıntısı atlanmayacak bir kitaptı ve o tek tek okudu bütün satırları. "Sen unutursun ama ben unutmam. Ve," deyip kumral saçlarımda bir tutam alıp burnuna götürdü. Gözlerini kapatarak derin bir iç çekti. "Sen unuttuğunda ben hatırlatmak için hep buradan olacağım."

TarumarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin