4. Savaşan Bedenler

20.4K 965 95
                                    

Erken geldik! Bu yüzden siz oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Çünkü 1K'nın üstünde kişi okuyor ama oylar 100'ü geçmiyor ya da yorumlar 40'ı. Açıkçası çok üzülüyorum. Ben burada emek veriyorum, zamanımı ayırıyorum ve karşılığını alamıyorum. Bu olmamalı karşılığı. Lütfen oy vermekten ve yorum atmaktan uzak durmayın. :')

Keyifli okumalar...

Instagram: meryemcagrak

4. BÖLÜM

SAVAŞAN BEDENLER

Kapı hiç durmadan art arda vuruluyordu. Benliğimi saran korkuyla yerimden fırladığım gibi mutfağa gittim ve ekmek bıçağı aldım. Kapıya doğru ilerlediğimde ses daha yakından duyulmaya başladı.

"Meltem! Aç lan karı kapıyı!"

"Has..." diye mırıldandım, sesi tanıyınca. Bu gelen ev sahibiydi ve ben iki aydır parayı vermiyordum. Kesin söke söke alacaktı o parayı.

Elimdeki bıçağı belime sakladım ve sakin gözükmek adına kendime çeki düzen verdim. Paslanmış demir kapıyı araladığımda karşımda İsmet abiyi gördüm. Gözlükleri burnun ucuna kadar düşmüş, alnında boncuk boncuk ter damlaları birikmişti. Gözleri fıldır fıldır bakıyordu. Beyaz, tombul yüzü kızarmış ve seyrek saçları dağılmıştı.

"Açsana kapıyı, ne diye bekletiyorsun insanı kapıda?" diye konuştu yarım yamalak.

Sanırım sarhoştu. Burnuma dolan anason kokuyla açlıktan büzüşmüş midem hareketlendi. Sakinliğimi koruyamaya çalışarak, "Rüzgar'ı yatağa yatırıyordum İsmet abi." Diye açıklamaya yaptım. Kısa, kilolu bedeni içeriye doğru atacağı sıra önüne geçip elimle durdum onu. "Ne vardı?"

Bayık bakışları bir elimi birde yüzüme baktığında endişeyle yutkundum. Resmen ecel terleri döküyordum karşısında. "Param vardı Meltem... Param." İşaret parmağı ile baş parmağını birleştirip gözümün önünde birbirine sürttü. "Tanıdık geldi mi?"

Omuzlarım dahil bütün bedenim gerilmişti. "Ay sonuna kadar idare etsen beni İsmet abi. Bu aralar biraz sıkışığım."

"İki aydır mı sıkışıksın Meltem?"

"Öyle..." diye mırıldandığım sıra başımı yere eğdim. "Kusura bakma abi." Dedim utançla. "Biraz daha, sadece biraz daha idare etsen?"

Başını hızla iki yana salladı. "Edemem ben seni idare falan!" konuşurken ağzından çıkan tükürükler etrafa saçılıyordu. Kırmızı suratı daha da kızarmıştı. "Şimdi verdin verdin, yoksa çık git evimden."

Gözlerim panikle büyüdü. "Abi Allah aşkına nereye gidelim bu saatte?" resmen ona yakarıyordum. Nereye giderdik bu saatte, ne yapardık?

"Ben anlamam." Dedi, tavrını hala sürdürerek. "Parasını şimdi öde ya da çık git evimden. Üç kuruş bir şey alıyorum, onu da ödemeyeceksen siktir git."

Ettiği küfürle öfkeyle burnumdan soludum. "Düzgün konuş İsmet abi!" sesimi ne kadar bastırsam da İsmet abinin bu pek umurunda değil gibiydi.

"Konuşurum konuşmam lan!" diye bağırdı birden. Bir adım atacağı sıra ayakları birbirine dolanmış gibi sendeledi. "Karıya bak, bana emir veriyor."

"Kız düzgün konuş diyor. Daha neyini anlamadın?"

Başım hızla sesin sahibine döndü. "Selim Efe?" diye şaşkınlıkla soludum. Uzun bacaklarının sayesinde attığı hızlı ve büyük adımlarla hemen yanımıza geldi. Keskin bakışları adamın üzerindeyken kaşlarını çattı. Yüzünde daha önce görmediğim korkunç bir ifade vardı. "Ne işin var burada?"

TarumarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin