Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim, bana yazma konusunda motive oluyor . ^^
13. BÖLÜM
KALP KIRIKLIĞI
Kırılan kalbi tamir etmesi zor derler, yanılıyorlardı. Kırılan kalbi tamir edemezdin, ettin sanırdın sadece. Avucuna batan o kırıklar birer yaraya sebep olacaktı. Her birinde ince ince kan akacaktı. Canın yanacaktı, kabuk tutacaktı ama eskisi gibi olmayacaktı.
Efe kalbimi paramparça etmişti. Bir sebep arıyordum; neyim eksik diğer insanlardan? Neden aldatılamaya hep bir mahkûmluğum var?
Hiç mi sevilmeyecektim?
Hiç mi güzel değildim?
Kalbim güzel değildi, doğru ama çabalıyordum. İyi biri olmaya, geçmişi telafi edemeyeceğimi bilmeme rağmen var gücümle telafi etmeye çalışıyordum. Başaramıyor muydum? Sanırım.
Gözümden akan her bir yaş kor misali göğsümü yakıyordu. O tuzlu su dudaklarımın arasından her girdiğinde nefesim tıkanıp gözlerim daha da kızarıyordu.
Evin kapış büyük bir gürültüyle açıldığında derince yutkunarak, tedirgin bir şekilde kapıya baktım. Hızla ayağa kalkarken yatağın kenarına çarparak büyük bir gürültüyle yere serildim. Dudaklarımın arasından çıkan acı feryat kulaklarımı tırmalayarak çizikler attı. Gözümden kocaman iri bir zehirli damla parkeye düştüğünde hıçkırmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Damarlarımda gezinen kan fokur fokur kaynıyordu. Ayak bileğimde hissettiğim yoğun acıyla, "Ayağım..." diye hıçkırdım. Kendimi o kadar kasıyordum ki kendimi şu an göremesem de alnımda beliren damarlar vardı. o iri damarlar her an patlayacak gibi şiştikçe şişiyordu. "Meltem dayan." Diye telkin ettim kendimi. "Dayan ve kalk, şu kapıyı kilitle.
"Anne onu görmem lazım! Hiçbir şey bildiği gibi değil!" diye bağırıyordu Selim efe. Sesinden akan yoğun endişe sanki ayak bileğime dolanmış, ayağa kalkmamı engelliyordu. "Ben ondan başkasına bakar mıyım hiç?" Bu sefer sesi daha kısık, acizdi. "Anne-"
"Bunu bana söyleme Selim." Diye konuştu Kader anne. Sesini soğuk olsa da oğluna kıyamadığını görüyordum. Daha doğru, duymuştum. "Git karınla konuş, kızcağız eve geldiğinde gözleri kıpkırmızıydı. Nasıl ağlattıysan öyle al gönlünü."
Kapının yanına gelen adım sesleriyle sanki uyarı almışım gibi bir elimi yere diğer elimi yatağa koyarak kalktım. "Gelme." Dedim, ama ne olur gel der gibiydi sesimdeki isyan. Hızla odanın kapısına gittiğimde acıyla yüzümü buruşturdum. Elim kapıya ait olan kilide gittiğinde daha fazla beklemeden hızla çevirdim.
Kilit sesiyle adım sesleri durmuştu. "Meltem," dedi solurcasına, acı içinde. "Yapma böyle..." Diye devam ettiğinde sesindeki acıyla kavruldum. Gözümden akan bir damla tam göğsümün ortasına içimdeki yangını körüklercesine düştüğünde olduğum yerde ufaldım. Duran adımları birkaç adım daha attığında kapının ardından onun varlığını hissettim. Başımı kapıya yaslarken soluklarını duymak için yanıp tutuştum. "Meltem..." diye iç çekti. Ayaklarımda fer kalmayınca yavaşça yere çöktüm, dizlerimi kendime çekerken kollarımı onlara sardım. "Ben bilmiyordum öyle bir şey yapacağını. Bilsem onun yanında bir saniye durur muydum? O an bir inme indi sanki, tepki veremedim. Özür dilerim güzelim." Keyifsizce güldü. "Biliyorum bu sikik özür bir fayda etmez yaptığıma ama sana yemin ederim ki benim tek hatam ona o an tepki vermemdi. Sonra senin peşinden geldim bir an bile beklemeden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tarumar
General Fiction•TAMAMLANDI• Meltem aşık olduğu adamdan bilerek hamile kalıp, evlenir. Ailesi onu bir kalemde silerken o sevdiği adama kavuşmasının mutluluğu yaşıyordur ama her şey göründüğü kadar tozpembe değildir. Meltem evlendikleri ilk akşamdan itibaren hiçbir...