XVI

185 32 3
                                    


Ve günler geçti minho öldü bedeni sağlam ruhu çürümüş bir ağaç gibiydi. Jisung dan bir çok iz vardı ancak nerede olduğu bulunamıyordu. Minho çok bunalmıştı kendinde gram cesaret bulamasa bile bugün jisung un günlüğünü okuyacaktı okurken pişmanlık duygusu onu öldürecekti belki ama artık ruhu ölemezdi çünkü ruhu çoktan öldü ve ölümsüzlüğü bulmuştu.

Yavaşça masasına oturdu ve günlüğün sayfasını açtı.

25 Aralık 2023

Selam günlük.

Bir iğrenç günümün daha sonunda yatağıma uzandım ve günlüğümü elime alıp yazmaya başlıyorum. Eski den günümü minho nun kokusunu içime çekip uyurken şimdi günümü bir kaç paragrafa sığdırıp uyuyorum.

Ve minho ben sana bir şeyler bırakıyorum. Senin hakkında güzel kelimeler. Eğer ölürsem açıp okursun. Okumazssan zararı yok.

Bu satırlara sadece sana olan sevgimi koymadım ben bu satırlara suya ihtiyacı olan bir ağacı, yağmur yağsın da temizleneyip diye bekleyen bir sokak köpeğini, yalnızlıktan duvarları dinleyen bir insanı bıraktım.

Buraya hâlâ ümidi olan birini koyuyorum, şimdilik çok uzak görünüyoruz ama kim bilir belki gelip saçlarımı tekrar koklayıp öpersin.

Sevdiğim ne varsa veda ederken özledim
Bir kitabı bitirdiğim de okuduğum en güzel cümleyi özledim. Şimdi sana veda ettim ve yaşadığımız en güzel anıları özlüyorum.

oturdum kanepeme elimde bir kitap ve bir bardak şekersiz kahve mutluluğa daldım bu hayattan fayda yok bende başka bir dünya yı gitmeyi tercih ediyorum bu aralar.
Ama yine unutamıyorum kitabın en güzel cümlesinde bile sen geliyorsun aklıma.

Ve benim evim buz gibi yatağın içine girsem bile gitmiyor bu soğukluk. Evim yani minho çok soğuk.

Neden bilmiyorum ama artık birinin beni gerçekten sevebileceğini düşünmüyorum kusurlarım var, ani ruh hali değişikliği, çirkinlik ve dahası kim niye sevsin beni.

Minho gittikten sonra bu düşünceye kapıldım arkasın da bu düşünceleri de beraberinde bıraktı. O gidince düşündüm ve düşündüm niye gitti diye. Belki de ben eksiktim sevilecek biri değildim ben.

Artık böyle oldum ben;
Hissiz, güvensiz, sessiz ve biraz da kimsesiz.

Suçlu ne sensin ne benim. Şimdi sen bensiz bende sensizim.

Senden vaz geçemedim cümlesi çok basit geliyor kulağa ama o kadar anlamlı bir cümle ki.
Günlerce ağladım ama sebebini bilmiyormuş gibi davrandım demek, yıkıldım, depreme dayanamadım  ama yıkılma sebebim o değilmiş gibi davrandım demek. Kısacası vaz geçemedim demek bu.

Ve hikayenin en acısı kapıdan çıkarken ki amacının mutfağa gidip bize kahvaltı yapmak değil kapıdan çıkıp bir daha dönmemekti.

İnsanlar cinayet işler. kan akıtmaz belki ama yanımızda olmayışlarıyla öldürüler bizi ve benim en büyük katilim minhoydu.

Ölümüm ruhumun bedenimi terk etmesiyle gerçekleşmedi. gözlerine bakamadım, gülüşünü göremedim ve susup kaldım sonuç olarak öldüm.

Bu günlüğe yazdığım satırlar azaldı belki ama minhoya olan sevgim bir türlü azalmıyor.


Minho ağlayacağını her zerresi biliyordu engel olamayacaktı bu göz yaşlarına göz yaşları bitmiyecekti bir türlü. 
İçeriye giren jeongin ile burnunu çekti minho ve jeongine baktı.
Jeongin ise hiç bir şey demiyerek geldi ve minhoya sarıldı ancak minho anlamıştı üzülme ben varım diyordu jeongin.
Ama jisung yoktu. minho nun herşeyi vardı kardeşleri gibi gördüğü arkadaşları vardı ya da mesela yeterince fazla sevgisi vardı ama jisung yoktu işte. Bir duvarın en önemli kısmı gibiydi jisung o olmayınca hiç bir şeyi yokmuş gibiydi.

Düşünceleri duruyordu kısa bir süre ama göz yaşlarını durduramıyordu. Jeongin ile bir iki dakika sarılmış ve ayrılmıştı.
Jeonginin gözleri ile lavaboyu işaret etmesiyle başını sallayıp ayağıya kalktı minho.
Suyu avuçlarının içine aldı ve bütün yüzüne yedirdi. Derin bir nefes aldı ancak yetmemişti suyu bir kaç gez yüzüne serpiştirdi minho.

Bir havluya uzanıp yüzünü sildi ve çıktı oda dan.
Jeongin yoktu aşağıya inmişti.
Gözlerini tekrar sildi ve aşağıya doğru inmeye başladı. Herkes koltuklarda oturmuş düşüncelerinin en derinine gitmiş gibiydi.

Yavaşça koltuğa oturdu ve bekledi, birinin konuşmasını bekledi.
En sonunda sessizliğe dayanamayan felix konuştu.

"Ne yapacağız?"

"İşte bunu bizde bilmiyoruz"

Hyunjin biraz doğruldu ve konuştu.

"Belki saçma gelecek ama diyorum ki jisungu ne için seçtiklerini öğrensek ve sonra biri jisung'un seçilme sebebiyle aynı şeyi yapsa mutlaka fark edilip onu da kaçırırlar ama bu çok tehlikeli kimse canını göze alamaz ki"

"Ben yaparım bulun şu sebebi"

minho jisung için canını göze alabilirdi eğer jisung kurtulacaksa kendini bir uçurumdan bile atabilirdi. Bu kadar fazla seviyordu işte jisungunu. Minhonun sevgisi bir kilo demirden de ağırdı.

"Hayır minho yapamazsın bunu"

"Yaparım"

"Yapamazsın"

"Minho böyle bir şey yapmayacaksın değilmi jisung için bu kadar üzülüyorken yaramızı tekrar mı kanatacaksın"

"Bir çözümüm var izin verirseniz anlatayım"

Minho anlatmaya başladı belki üzüntüsü ağır basıyordu fakat o her zaman çok zeki biri olmuştu.







____________________________________________________

Bölüm çok kısa oldu özür dilerim
Kulaklığımın şarjı bittiği için yazmadım
Müziksiz yazamıyorum...
Bu bölümün telafisi olarak diğer bölümde
Hedefim 3000 kelime uzun bir bölüm
Olacak gibi.

Strength | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin