aşk, sevgi, duygu bunlar kötü bir hayat için hiç bir şeydi. çok aşık olmuştum bir çiçeğin arıyı sevdiği kadar. leyla ile mecnun gibi değil çok daha farklı sevdim. severken nefeslerim kesildi. öfkelendim tüm bu olanlara çok öfkelendim ama hiç bir faydası yoktu dünyayı ikiye bölsem bile hayat yine ve yine acımasızdı gerçekler değişmezdi.
"kanına enjekte edilen şeyler onun gün gün ölmesini sağlamış üstüne bir de şiddet görünce vicudu kaldıramamış şimdi kalbi durdu elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz"
diyerek hızla uzaklaştı doktor.
hayır çalışmamalıydılar yapmalıydılar. jisung un her şey için çabaladığı gibi doktorlarda çabalamalıydı. benim jisung um bir karınca ezilmesin diye sokaklarda zıplayarak yürürdü. bir insan incinmesin diye ona ne söyliyeceğini günlerce düşünürdü. şimdi tüm bu insanlar jisung yaşasın diye koşturmalı. canı yanmasın diye en iyisini yapmalıydılar.
bu çok değildi. ölmemeliydi benim jisung um gökyüzünde ki en güzel yıldızımın kara deliğe dönüşmesine izin veremezdim. sevdim çok sevdim lütfen bir kere sarılayım ona kokusunu en derinlerime çekeyim. bir kere hayat bana bir gülümseme sunsun.
kötü bir ölüm her insanın hak ettiği bir şey gerçekten değil. jisung um belki ölecekti bir gün kara delik olup terk edecekti. ama bu şu an olamazdı şimdi ölemezdi. benim yıldızım güzel bir ölüm ve güzel bir yaşamı hak ediyordu en önemlisi her sokakta yürüyen normal bir insan olmayı hak ediyordu. her şeyin en güzelini hak eden kişi oydu.
binlerce kez diledim kafamda ki sesler susmayana kadar diledim. ölmemeliydi benim sevgilim ölmek için ilk önce güzel bir hayat yaşamamalımıydı? daha hayatın güzelliklerini görememişken hayattan kopmak çok acımasızca değilmiydi?
herkes yere çökmüştü herkes berbat bir haldeydi. yerde yürüyen karıncalar berbat haldeydi. çünkü jisung ölüyordu dünyada ki bir mükemmel insan daha yok olup gidecekmiydi.
chan yanım da oturmuş beni teselli etmeye çalışıyordu. onu duymuyordum kalbimde ki acıdan ve kafamda ki binlerce kez "jisung ölmememli" seslerin den onu duymuyordum.
telefonumun çalması ile kafam yerine gelmişti arayan kişiye bakınca jin hyungun aradığını gördüm içimden telefonu atıp paramparça etmek geliyordu buna rağmen telefonu açmıştım.
"kris wu öldü minho"
ve telefonu kapattım işte ölemesi gereken kişi ölmüştü. ancak en fazla yaşamayı hak eden kişi içeri de acı çekiyordu. bu dünya da adalet diye bir şey yoktu. adalet sadece harfleri yan yana getirilmiş ve oluşmuş bir şeydi.
gözlerim ağırlaşıyordu etrafı bulanık görüyordum ve yere yığıldım.
*************
yine bulutların üstünde uyanmıştım ve yine karşım da en güzel aşıklar vardı. ancak şimdi yalnız değillerdi. arkadan bulutları güzelliği ile delip geçiyordu jisungum du bu. abim gülümsemiş ve gözlerimin içine bakıp konuşmuştu.
"hayata bu kadar nefret beseleme abicim bu olanlar hayatın kötülüğü değil bunlar sadece örülmüş duvarlar onları yıkmalısın. sevdiğin yer yüzünde ki en güzel sevgilin şimdi bizim ile güvende tanrı ona acı çektirmemekte kararlı iyi insanlar ölüme ulaşan o uçurumun yanındayken ayakları kaydığın da acı çekmezler sadece bulutların üstün de misafir edilirler"
"minho güzel bir hayat için en önemli şey sabırdır. sabırlı olmalısın. nefes alırken ölüm için ilk önce sabır etmen gerekir. koşarken yetişebilmek için ilk önce sabır etmen gerekir"
en güzel aşıklar konuşmuş ancak jisung um konuşmamış sadece bana en güzel gülümsemesini sunup arkasına dönerek uzaklaşmıştı. peki jisung nereye gidiyordu son nefesini vermeye mi yoksa gökyüzüne bakıp güneşi görmeye mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strength | Minsung
FanfictionÖzgürlüğe açılan o kapıya ulaşmamda en çok yardım eden kişi eski sevgilim Lee Minho'ydu